İran, Çin ve Rusya, 4 gün sürecek ortak askeri tatbikata başlıyor
İran, Çin ve Rusya, Hint Okyanusu'nun kuzeyinde 4 gün sürecek bir askeri tatbikat yapacak. Üç ülkenin donanmalarının yer alacağı tatbikat cumartesi günü başlayacak.
İran Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü General Ebulfazl Şikarçi, bölgesel güvenliği artırmayı amaçlayan ortak tatbikatın Umman Denizi'ne kadar uzanacak geniş bir alanı kapsayacağını söyledi.
Tatbikat, ABD ile bölgesel müttefiki Suudi Arabistan'a cevap ya da gözdağı olarak algılanıyor.
Tahran, ABD yaptırımlarının da etkisiyle son dönemde Moskova'nın yanı sıra Pekin'le de askeri alandaki ilişkilerini geliştirmeye gayret ediyor.
Washinton yönetimi, Basra Körfezi'nde petrol gemilerinin yanı sıra Suudi petrol rafinerilerini hedef alan füze ve drone saldırılarının ardından gerilimin yükseldiği bölgeye ilave asker ve füze savunma sistemleri göndermişti.
İran, Çin ve Rusya, Hint Okyanusu'nun kuzeyinde 4 gün sürecek bir askeri tatbikat yapacak. Üç ülkenin donanmalarının yer alacağı tatbikat cumartesi günü başlayacak.
İran Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü General Ebulfazl Şikarçi, bölgesel güvenliği artırmayı amaçlayan ortak tatbikatın Umman Denizi'ne kadar uzanacak geniş bir alanı kapsayacağını söyledi.
Tatbikat, ABD ile bölgesel müttefiki Suudi Arabistan'a cevap ya da gözdağı olarak algılanıyor.
Tahran, ABD yaptırımlarının da etkisiyle son dönemde Moskova'nın yanı sıra Pekin'le de askeri alandaki ilişkilerini geliştirmeye gayret ediyor.
Washinton yönetimi, Basra Körfezi'nde petrol gemilerinin yanı sıra Suudi petrol rafinerilerini hedef alan füze ve drone saldırılarının ardından gerilimin yükseldiği bölgeye ilave asker ve füze savunma sistemleri göndermişti.
ABD yüz tanıma programları için izinsiz görüntü alıyor
ABD hükümeti ile ABD'deki şirketlerin, yüz tanıma programlarını test etmek için göçmenlerin, istismara uğramış çocukların görüntülerini rıza aramaksızın kullandığı belirtiliyor.
ABD’de federal bir kurum tarafından yapılan çalışmaya, ülkede yaygın olarak benimsenen yüz tanıma sistemlerinin önyargılı olduğunu ortaya koydu.
Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (NIST), 99 şirket tarafından federal veri tabanlarından 18 milyon görüntü kullanılarak geliştirilen yaklaşık 200 yüz tanıma algoritmasının doğruluğunun farklı ırk, etnik köken, cinsiyet ve yaş grupları arasında “çılgınca” değiştiği ortaya koydu.
ABD hükümeti ile ABD'deki şirketlerin, yüz tanıma programlarını test etmek için göçmenlerin, istismara uğramış çocukların görüntülerini rıza aramaksızın kullandığı belirtiliyor.
ABD’de federal bir kurum tarafından yapılan çalışmaya, ülkede yaygın olarak benimsenen yüz tanıma sistemlerinin önyargılı olduğunu ortaya koydu.
Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (NIST), 99 şirket tarafından federal veri tabanlarından 18 milyon görüntü kullanılarak geliştirilen yaklaşık 200 yüz tanıma algoritmasının doğruluğunun farklı ırk, etnik köken, cinsiyet ve yaş grupları arasında “çılgınca” değiştiği ortaya koydu.
Yüz tanıma sistemleri ırksal olarak önyargılı
Buna göre yerli Amerikalılar, siyahlar ve Asyalılar en yüksek yanlış eşleşme oranlarına sahip. Sabıka fotoğrafları konusunda siyahlar ve Asyalılar, yerlilere oranla 10 ila 100 kat daha fazla yanlış tanımlandı.
'Gelecek için Savaş' adlı insan hakları grubu çalışmanın sonuçlarının, ABD hükümetinin yüz tanıma sistemleri ve gözetleme araçlarını kullanmayı bırakması gerektiğini gösterdiğini belirtti. Grup, 'bu teknolojinin sivil özgürlükler, kamu güvenliği ve temel insan hakları için tehdit oluşturan ciddi kusurları olduğunun' altını çizdi.
Yüz tanıma sistemi ve diğer gözetleme araçlarının, beyaz olmayan kişilere yönelik resmi kurumlar tarafından yapılan ayrımcılığı sona erdirmek yerine daha iyi hale getirdiği belirtiliyor.
Sistemler üzerine araştırma yapan uzmanlara göre ABD hükümeti ile şirketler, yüz tanıma programlarını test etmek için göçmenlerin, istismara uğramış çocukların ve ölü insanların görüntülerini rıza aramaksızın düzenli olarak kullanıyorlar.
Buna göre yerli Amerikalılar, siyahlar ve Asyalılar en yüksek yanlış eşleşme oranlarına sahip. Sabıka fotoğrafları konusunda siyahlar ve Asyalılar, yerlilere oranla 10 ila 100 kat daha fazla yanlış tanımlandı.
'Gelecek için Savaş' adlı insan hakları grubu çalışmanın sonuçlarının, ABD hükümetinin yüz tanıma sistemleri ve gözetleme araçlarını kullanmayı bırakması gerektiğini gösterdiğini belirtti. Grup, 'bu teknolojinin sivil özgürlükler, kamu güvenliği ve temel insan hakları için tehdit oluşturan ciddi kusurları olduğunun' altını çizdi.
Yüz tanıma sistemi ve diğer gözetleme araçlarının, beyaz olmayan kişilere yönelik resmi kurumlar tarafından yapılan ayrımcılığı sona erdirmek yerine daha iyi hale getirdiği belirtiliyor.
Sistemler üzerine araştırma yapan uzmanlara göre ABD hükümeti ile şirketler, yüz tanıma programlarını test etmek için göçmenlerin, istismara uğramış çocukların ve ölü insanların görüntülerini rıza aramaksızın düzenli olarak kullanıyorlar.
Google için çalışan şirketlerden birinin, koyu tenli insanları hedefleyen şüpheli taktikler kullanarak yüz tanıma sistemlerini eğittiği kısa bir süre önce ortaya çıkmıştı. Şirketin aynı zamanda evsiz insanlara yalan söyleyerek yüzlerini taradığı belirlenmişti.
NIST’in son raporu, devlet tarafından kullanılan gözetim teknolojisinin kusurlu ve önyargılı olduğunu doğruluyor. Uzmanlar önyargılı sistemler yüzünden suçsuz birçok kişinin polis sorgulaması ya da haksız tutuklamalara maruz kalabileceklerinin altını çiziyorlar.
NIST’in son raporu, devlet tarafından kullanılan gözetim teknolojisinin kusurlu ve önyargılı olduğunu doğruluyor. Uzmanlar önyargılı sistemler yüzünden suçsuz birçok kişinin polis sorgulaması ya da haksız tutuklamalara maruz kalabileceklerinin altını çiziyorlar.
Akademi Dergisi
Romanya'nın Tayyip'i olan Çavuşesku'yu halk devirmişti ve karısı ile birlikte kurşuna dizilmişlerdi. Son günlerinde Romanya'nın ekonomisi de şimdilerdeki Türkiye ekonomisi gibiydi. Saray tartışmalarına kadar daha pek çok yönden Çavuşesku ile Tayyip birbirlerine…
Romanya'da Çavuşesku diktasını deviren 'Noel Devrimi'nin açık yaraları
Romanya'nın komünist diktatörü Nikolay Çavuşescu, 30 yıl önce Noel günü göstermelik bir mahkemede yargılandıktan sonra, eşiyle birlikte idam mangası tarafından kurşuna dizilmişti.
Romanya'da Aralık 1989'da yaşanan kanlı çatışmalar, Avrupa'nın en baskıcı rejiminin sonunu getirdi.
Çavuşesku'ya meydan okuyan Romenler için, hayatlarına damga vuran bir andı.
O dönem 19 yaşındaki bir jeoloji ögrencisi olan Traian Rabagia "Savaştı. Burası bir savaş alanıydı. Özgürlük, biz halkız! Kahrolsun Çavuşesku" diye bağırıyordum" diyor.
Romanya'nın komünist diktatörü Nikolay Çavuşescu, 30 yıl önce Noel günü göstermelik bir mahkemede yargılandıktan sonra, eşiyle birlikte idam mangası tarafından kurşuna dizilmişti.
Romanya'da Aralık 1989'da yaşanan kanlı çatışmalar, Avrupa'nın en baskıcı rejiminin sonunu getirdi.
Çavuşesku'ya meydan okuyan Romenler için, hayatlarına damga vuran bir andı.
O dönem 19 yaşındaki bir jeoloji ögrencisi olan Traian Rabagia "Savaştı. Burası bir savaş alanıydı. Özgürlük, biz halkız! Kahrolsun Çavuşesku" diye bağırıyordum" diyor.
Romanya'nın Tayyib'i Çavuşesku neden devrildi?
Ülkesinin dış borçlarını ödemeyi takıntı haline getiren Çavuşesku, ülkeye ve halka büyük ekonomik zorluklar yaşatan bir kesinti programına girişti.
Çavuşesku'nun bugün bile hala dünyanın en büyük binası olan Halk Sarayı gibi megalomanyak projelere harcadığı para, durumu daha da kötüleştirdi.
Bükreş'te Bahar Sarayı'ndaki yemek odasında görülen Çavuşesku'nun yaşadığı bu şatafat, Romen halkını öfkelendirdi.
Rabagia "80'li yılların yoksulluğunu hatırlıyorum. Bükreş'i hatırlıyorum, birahaneler, restoranlar, her şey karanlıktı, izbeydi." diyor.
Nikolay ve Elena Çavuşesku lüks saraylarda yaşarken, gıda, ısınma ve aydınlatma gibi temel ihtiyaçların karşılanamaması nedeniyle, izolasyonist ülkede öfke büyüyordu.
"Diğer ülkelerde yaşayan insanların daha çok şeyi olduğunu, daha iyi yaşadıklarını biliyorduk. Bir şeyler olacağı belliydi, ancak kimse bundan bahsetmiyordu."
Ülkesinin dış borçlarını ödemeyi takıntı haline getiren Çavuşesku, ülkeye ve halka büyük ekonomik zorluklar yaşatan bir kesinti programına girişti.
Çavuşesku'nun bugün bile hala dünyanın en büyük binası olan Halk Sarayı gibi megalomanyak projelere harcadığı para, durumu daha da kötüleştirdi.
Bükreş'te Bahar Sarayı'ndaki yemek odasında görülen Çavuşesku'nun yaşadığı bu şatafat, Romen halkını öfkelendirdi.
Rabagia "80'li yılların yoksulluğunu hatırlıyorum. Bükreş'i hatırlıyorum, birahaneler, restoranlar, her şey karanlıktı, izbeydi." diyor.
Nikolay ve Elena Çavuşesku lüks saraylarda yaşarken, gıda, ısınma ve aydınlatma gibi temel ihtiyaçların karşılanamaması nedeniyle, izolasyonist ülkede öfke büyüyordu.
"Diğer ülkelerde yaşayan insanların daha çok şeyi olduğunu, daha iyi yaşadıklarını biliyorduk. Bir şeyler olacağı belliydi, ancak kimse bundan bahsetmiyordu."
Forwarded from Akademi Dergisi
Çavuşesku'nun dünyaca meşhur sarayı... Kaç odası var biliyor musunuz?
https://www.youtube.com/watch?v=SjU7P508j-c
https://www.youtube.com/watch?v=SjU7P508j-c
YouTube
Dünyanın 2. Büyük Sarayının Yapımı İçin 35 Bin Yapı Yıkılmış - Romanya - TRT Avaz
Ay Yıldızın İzinde programımızdan...
www.trtavaz.com.tr
Bizi sosyal medyadan takip edin:
http://facebook.com/trtavaz
http://twitter.com/trtavaz
www.trtavaz.com.tr
Bizi sosyal medyadan takip edin:
http://facebook.com/trtavaz
http://twitter.com/trtavaz
ABD'nin 1950 Karadeniz Marmara Kanalı ile Kanal İstanbul benzerliği
ABD'nin 1950 yılında Ruslara karşı savunma amaçlı planladığı ve hayata geçirmeye çalıştığı Karadeniz Marmara Denizi Kanalı projesi haritası ile AKPKK hükumeti ve Erdoğan'ın ısrarla yapmaya çalıştığı Kanal İstanbul Projesi haritası arasındaki benzerlik dikkat çekti. Kanal İstanbul aslında bir ABD projesi mi?
ABD'nin 1950 yılında Ruslara karşı savunma amaçlı planladığı ve hayata geçirmeye çalıştığı Karadeniz Marmara Denizi Kanalı projesi haritası ile AKPKK hükümeti Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ısrarla yapmaya çalıştığı Kanal İstanbul Projesi haritası arasındaki benzerlik dikkat çekti. Kanal İstanbul aslında bir ABD projesi mi?
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Doğan Kantarcı’nın Kanal İstanbul Projesine itirazı var. Prof. Dr. Kantarcı, projenin geri dönüşü olmayan bir doğa tahribatına neden olacağını, projenin asıl sahibinin ise ABD olduğunu söyledi ve 1950 yılında çizildiği ifade edilen bir harita paylaştı.
ABD'nin 1950 yılında Ruslara karşı savunma amaçlı planladığı ve hayata geçirmeye çalıştığı Karadeniz Marmara Denizi Kanalı projesi haritası ile AKPKK hükumeti ve Erdoğan'ın ısrarla yapmaya çalıştığı Kanal İstanbul Projesi haritası arasındaki benzerlik dikkat çekti. Kanal İstanbul aslında bir ABD projesi mi?
ABD'nin 1950 yılında Ruslara karşı savunma amaçlı planladığı ve hayata geçirmeye çalıştığı Karadeniz Marmara Denizi Kanalı projesi haritası ile AKPKK hükümeti Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ısrarla yapmaya çalıştığı Kanal İstanbul Projesi haritası arasındaki benzerlik dikkat çekti. Kanal İstanbul aslında bir ABD projesi mi?
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Doğan Kantarcı’nın Kanal İstanbul Projesine itirazı var. Prof. Dr. Kantarcı, projenin geri dönüşü olmayan bir doğa tahribatına neden olacağını, projenin asıl sahibinin ise ABD olduğunu söyledi ve 1950 yılında çizildiği ifade edilen bir harita paylaştı.
Akademi Dergisi
Tesadüf işte...! ABD'nin sabetaycı gizli Yahudi Adnan Menderes devrinde 1950'de Sovyetler Birliği'ne karşı hazırladığı Karadeniz-Marmara Kanalı ile AKPKK'nin 2011'den beri yapacağız dediği Kanal İstanbul projesi birebir aynı.
Kanal İstanbul Projesi’nin sebep olacağı yıkıma ve ranta ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Kantarcı, projenin, “Karadeniz Marmara Denizi Kanalı” projesinin eski tasarımlarının güncellenmiş hali olduğunu söyledi. Kantarcı projenin asıl sahibinin ise ABD olduğunu ifade etti.
Ruslara karşı savunma amaçlı
ABD’nin 1950 yılında Marmara Denizi’nin ve İstanbul’un Ruslara karşı savunulması amacıyla Çatalca Yarımadası ve Gelibolu Yarımadası’na kanallar açmayı planladığını ifade eden Prof. Dr. Kantarcı, o yıllarda bir harita tasarlandığını dile getirdi. İngilizce isimlendirmelerin yapıldığı haritada ABD’nin önerdiği kanalın yeri ile Kanal İstanbul’un yapılacağı alan arasındaki benzerlik dikkati çekiyor.
Ruslara karşı savunma amaçlı
ABD’nin 1950 yılında Marmara Denizi’nin ve İstanbul’un Ruslara karşı savunulması amacıyla Çatalca Yarımadası ve Gelibolu Yarımadası’na kanallar açmayı planladığını ifade eden Prof. Dr. Kantarcı, o yıllarda bir harita tasarlandığını dile getirdi. İngilizce isimlendirmelerin yapıldığı haritada ABD’nin önerdiği kanalın yeri ile Kanal İstanbul’un yapılacağı alan arasındaki benzerlik dikkati çekiyor.
“ABD’nin savunma projesi”
Konu hakkında, “Karadeniz-Marmara Denizi Kanalı’nın Yakın Çevresine Yapacağı Etkiler Hakkında ekolojik Değerlendirmeler” isimli bir rapor da hazırlayan Prof. Dr. Kantarcı, “İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyet Bloğu ülkelerin Avrupa ve Türkiye üzerine yapabilecekleri olası askeri müdahalelere karşı ABD’de savunma projeleri geliştirildi. Bu çerçevede İstanbul’un batıdan gelecek bir zırhlı birlik saldırısına karşı savunulması için de ‘su kanalı’ oluşturulması düşünülmüş ve buna ait bir de harita yapılmıştır” dedi.
Bu projedeki kanalın güzergahının Durusu Gölü’nün batısından, Büyük Çekmece Gölü’ne uzanan alçak arazi ile vadiyi izlediğini ifade eden Prof. Dr. Kantarcı, daha sonra bu projeden vazgeçildiğini söyledi. Prof. Dr. Kantarcı, “Gerçekleştirilmesi çok güç ve pahalı olduğu gibi yaratacağı olumsuz etkilerin, ekolojik maliyetinin de çok fazla olduğu değerlendirildi” diye konuştu.
Konu hakkında, “Karadeniz-Marmara Denizi Kanalı’nın Yakın Çevresine Yapacağı Etkiler Hakkında ekolojik Değerlendirmeler” isimli bir rapor da hazırlayan Prof. Dr. Kantarcı, “İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyet Bloğu ülkelerin Avrupa ve Türkiye üzerine yapabilecekleri olası askeri müdahalelere karşı ABD’de savunma projeleri geliştirildi. Bu çerçevede İstanbul’un batıdan gelecek bir zırhlı birlik saldırısına karşı savunulması için de ‘su kanalı’ oluşturulması düşünülmüş ve buna ait bir de harita yapılmıştır” dedi.
Bu projedeki kanalın güzergahının Durusu Gölü’nün batısından, Büyük Çekmece Gölü’ne uzanan alçak arazi ile vadiyi izlediğini ifade eden Prof. Dr. Kantarcı, daha sonra bu projeden vazgeçildiğini söyledi. Prof. Dr. Kantarcı, “Gerçekleştirilmesi çok güç ve pahalı olduğu gibi yaratacağı olumsuz etkilerin, ekolojik maliyetinin de çok fazla olduğu değerlendirildi” diye konuştu.
Rusya: Yeni S-400'leri yakında ordumuza katacağız
Rusya tarafından yapılan açıklamada, yeni üretilmiş 4 adet S-400 bataryalarının yakında orduya teslim edileceği duyuruldu.
Yeni S-400’lerin yakında orduya katılacağını açıklayan Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, “2020 yılında, hava kuvvetlerimize ve donanmamıza 106 adet yeni uçak tedarik edeceğiz. Bunların dışında 4 adet S-400 Triumph ve 6 adet Pantsir hava savunma sistemi teslim edilecek” ifadelerini kullandı.
Açıklamasının devamında ABD’nin 2020 askeri bütçesi için ayırdığı kaynağa da değinen Şoygu, “ABD’nin 2020 yılı askeri bütçesi için ayırdığı rakam 750 milyon dolar. Bu bizim tam 16 katımız demek. NATO ise Rusya’nın kara sınırlarında gerçekleştirdiği keşifleri yüzde 33, deniz sınırlarında ise yüzde 24 arttırdı” şeklinde konuştu.
Rusya tarafından yapılan açıklamada, yeni üretilmiş 4 adet S-400 bataryalarının yakında orduya teslim edileceği duyuruldu.
Yeni S-400’lerin yakında orduya katılacağını açıklayan Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, “2020 yılında, hava kuvvetlerimize ve donanmamıza 106 adet yeni uçak tedarik edeceğiz. Bunların dışında 4 adet S-400 Triumph ve 6 adet Pantsir hava savunma sistemi teslim edilecek” ifadelerini kullandı.
Açıklamasının devamında ABD’nin 2020 askeri bütçesi için ayırdığı kaynağa da değinen Şoygu, “ABD’nin 2020 yılı askeri bütçesi için ayırdığı rakam 750 milyon dolar. Bu bizim tam 16 katımız demek. NATO ise Rusya’nın kara sınırlarında gerçekleştirdiği keşifleri yüzde 33, deniz sınırlarında ise yüzde 24 arttırdı” şeklinde konuştu.