Putin: Türk-Rus ilişkileri giderek daha da güçleniyor
Sayın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu
Ortak basın toplantısında iki ülke ilişkilerinin giderek daha da güçlendiğini belirten Putin, eylül ortasında Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile yapacakları üçlü zirve için Ankara'yı ziyaret edeceğini doğruladı.
Mevkidaşıyla İdlib'deki militan yuvalarının etkisiz hale getirilmesi için ek önlemler alınmasının gerekliliğini ifade ettiklerini kaydeden Putin, Rusya ve Türkiye'nin Suriye'nin toprak bütünlüğünden yana olduğunu, bu ülkenin nüfuz alanlarına bölünmesine izin verilemeyeceğini vurguladı.
Sayın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu
Ortak basın toplantısında iki ülke ilişkilerinin giderek daha da güçlendiğini belirten Putin, eylül ortasında Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile yapacakları üçlü zirve için Ankara'yı ziyaret edeceğini doğruladı.
Mevkidaşıyla İdlib'deki militan yuvalarının etkisiz hale getirilmesi için ek önlemler alınmasının gerekliliğini ifade ettiklerini kaydeden Putin, Rusya ve Türkiye'nin Suriye'nin toprak bütünlüğünden yana olduğunu, bu ülkenin nüfuz alanlarına bölünmesine izin verilemeyeceğini vurguladı.
Liderler görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Sayın Putin, basın toplantısında, "İdlib'deki durumdan kaygılıyız. Oradaki teröristler Rus askeri üslerini tehdit ediyor. Bölge, militanlar için barınak haline gelmemeli. Sayın Erdoğan'la ek tedbirler alınmasına karar verdik. Neler yapılabileceğini konuştuk. Suriye'nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü önemli. Rusya ve Türkiye, Suriye krizinin çözümünde en verimli süreç olan Astana formatındaki çalışmalarını verimli bir şekilde sürdürmektedir. Türkiye’nin güney sınırlarında bir güvenlik bölgesi oluşturulması, Suriye'nin toprak bütünlüğü açısından olumlu bir adımdır. Türkiye’nin hassasiyetlerini çok iyi anlıyoruz. Sınırlarındaki güvenliğini sağlaması lazım, bu Türkiye’nin meşru hakkıdır. Rusya ve Türkiye ilişkileri dostluk, karşılıklı saygı ve çıkarlar üzerinde gelişmektedir. Bölgesel meseleleri ele aldık. Ortadoğu ve Libya'daki durumu konuştuk." ifadelerini kullandı.
Erdoğan da şöyle konuştu:
"Suriye'deki ve İdlib'deki gelişmeleri ele aldık. İdlib'de nisbi istikrarı sağlamıştık. Geçen yıl İdlib'deki insani trajedinin önüne geçmiştik. Rejimin saldırıları, tesis ettiğimiz istikrarı bozdu. İdlib'de mayıs ayından bu yana 500 insan hayatını kaybetti, 1200'ün üzerinde insan yaralandı. Yüz binlerce evini terk etti. 3 buçuk milyon insan insani felaketle karşı karşıya. Bunlar Türkiye'ye yönelmiş durumda. Türkiye'de halen 3,6 milyon Suriyeli var. Terörle mücadele adı altında sivillerin hedef alınması kabul edilemez. Rejimin kışkırtmaları bölgedeki askerlerimizin can güvenliğini riske etme boyutuna varmıştır. Meşru müdafaa hakkımız var. Rejimin saldırıları özellikle sınırlarımız boyunca bizi müdafaaya sevk etmektedir ve gereken adımları gereken durumda atmak durumundayız. Bunu dostum Putin'e söyledim. Fırat'ın doğusundaki durumu istişare ettik. Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygılıyız. Eylül'de Ankara'da 3'lü zirve yapılacak. Soçi Mutabakatı ile üzerimize düşen sorumlulukları ancak rejimin saldırılarına son verilmesiyle yerine getirebiliriz. Gayemiz akan kanın durması, komşumuz Suriye'nin 8 yıldır özlemini çektiği huzur ortamına bir an önce kavuşmasıdır. Bu tacizler devam ettiği sürece bizim eli kolu bağlı durmamız mümkün değil. Şu anda sınırlardaki hazırlıklarımızın hepsi bunun içindir. Münbiç'teki terör örgütünün, Kobani ve doğuya doğru bölgeyi terk etmesini, güvenli bölge sözünün yerine getirilmesini istiyoruz. "
Sayın Putin, basın toplantısında, "İdlib'deki durumdan kaygılıyız. Oradaki teröristler Rus askeri üslerini tehdit ediyor. Bölge, militanlar için barınak haline gelmemeli. Sayın Erdoğan'la ek tedbirler alınmasına karar verdik. Neler yapılabileceğini konuştuk. Suriye'nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü önemli. Rusya ve Türkiye, Suriye krizinin çözümünde en verimli süreç olan Astana formatındaki çalışmalarını verimli bir şekilde sürdürmektedir. Türkiye’nin güney sınırlarında bir güvenlik bölgesi oluşturulması, Suriye'nin toprak bütünlüğü açısından olumlu bir adımdır. Türkiye’nin hassasiyetlerini çok iyi anlıyoruz. Sınırlarındaki güvenliğini sağlaması lazım, bu Türkiye’nin meşru hakkıdır. Rusya ve Türkiye ilişkileri dostluk, karşılıklı saygı ve çıkarlar üzerinde gelişmektedir. Bölgesel meseleleri ele aldık. Ortadoğu ve Libya'daki durumu konuştuk." ifadelerini kullandı.
Erdoğan da şöyle konuştu:
"Suriye'deki ve İdlib'deki gelişmeleri ele aldık. İdlib'de nisbi istikrarı sağlamıştık. Geçen yıl İdlib'deki insani trajedinin önüne geçmiştik. Rejimin saldırıları, tesis ettiğimiz istikrarı bozdu. İdlib'de mayıs ayından bu yana 500 insan hayatını kaybetti, 1200'ün üzerinde insan yaralandı. Yüz binlerce evini terk etti. 3 buçuk milyon insan insani felaketle karşı karşıya. Bunlar Türkiye'ye yönelmiş durumda. Türkiye'de halen 3,6 milyon Suriyeli var. Terörle mücadele adı altında sivillerin hedef alınması kabul edilemez. Rejimin kışkırtmaları bölgedeki askerlerimizin can güvenliğini riske etme boyutuna varmıştır. Meşru müdafaa hakkımız var. Rejimin saldırıları özellikle sınırlarımız boyunca bizi müdafaaya sevk etmektedir ve gereken adımları gereken durumda atmak durumundayız. Bunu dostum Putin'e söyledim. Fırat'ın doğusundaki durumu istişare ettik. Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygılıyız. Eylül'de Ankara'da 3'lü zirve yapılacak. Soçi Mutabakatı ile üzerimize düşen sorumlulukları ancak rejimin saldırılarına son verilmesiyle yerine getirebiliriz. Gayemiz akan kanın durması, komşumuz Suriye'nin 8 yıldır özlemini çektiği huzur ortamına bir an önce kavuşmasıdır. Bu tacizler devam ettiği sürece bizim eli kolu bağlı durmamız mümkün değil. Şu anda sınırlardaki hazırlıklarımızın hepsi bunun içindir. Münbiç'teki terör örgütünün, Kobani ve doğuya doğru bölgeyi terk etmesini, güvenli bölge sözünün yerine getirilmesini istiyoruz. "
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
- Erdoğan: "Su-57 bu mu? Uçabiliyor mu?"
- Putin: "Uçuyor, Size bugün göstereceğiz."
- Erdoğan: "Bundan mı alacağız?"
- Putin: "İstiyorsanız alabilirsiniz."
- Putin: "Uçuyor, Size bugün göstereceğiz."
- Erdoğan: "Bundan mı alacağız?"
- Putin: "İstiyorsanız alabilirsiniz."
'Opioid' krizinde Johnson & Johnson'a 572 milyon dolar tazminat cezası
ABD'nin Oklahoma eyaleti, bağımlılık yapan ağrı kesicilerin yol açtığı "opioid" krizinde rolü olduğu gerekçesiyle ilaç devi firma Johnson & Johnson'a açılan davadan 572 milyon dolar tazminat kazandı.
Oklahoma'ya bağlı Cleveland Bölgesi Yargıcı, Johnson & Johnson'a eyaletin en büyük "opioid" krizine yol açtığı gerekçesiyle açtığı davanın sonucunu açıkladı.
Dava sonucunda Johnson & Johnson, eyalete 572 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edildi.
ABD'nin Oklahoma eyaleti, bağımlılık yapan ağrı kesicilerin yol açtığı "opioid" krizinde rolü olduğu gerekçesiyle ilaç devi firma Johnson & Johnson'a açılan davadan 572 milyon dolar tazminat kazandı.
Oklahoma'ya bağlı Cleveland Bölgesi Yargıcı, Johnson & Johnson'a eyaletin en büyük "opioid" krizine yol açtığı gerekçesiyle açtığı davanın sonucunu açıkladı.
Dava sonucunda Johnson & Johnson, eyalete 572 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edildi.
Amazonları yok eden şirketlerin Avrupalı ve ABD'li müşterileri
Uluslararası kamuoyu haftalardır süren Amazon yangınlarından dolayı Brezilya hükümetine sert eleştiriler yöneltiyor. Sivil toplum örgütlerinin raporlarına yansına veriler, yağmur oranlarının yok edilmesinde Brezilya tarım-hayvancılık ve ormancılık sektörlerinin önemli rol oynadığını gösteriyor.
Bir yanda kereste ticareti yapan şirketler, diğer yanda büyük baş hayvanları için otlak alan açmaya ve özellikle soya ekimi için tarla oluşturmaya çalışan çiftlikler Amazonlardaki ağaçları hedef alıyor.
Avrupa Birliği dönem başkanlığını yürüten Finlandiya, Amazonların kurtarılmasına katkı için Brezilya'dan et ithalatını durdurmayı gündemine aldı. AB'nin bu adımı gözleri Amazonlarda "ağaçsızlaştırma" faaliyetlerinde bulunan şirketlerin ABD'li ve Avrupalı müşterilerine çevirdi.
Uluslararası kamuoyu haftalardır süren Amazon yangınlarından dolayı Brezilya hükümetine sert eleştiriler yöneltiyor. Sivil toplum örgütlerinin raporlarına yansına veriler, yağmur oranlarının yok edilmesinde Brezilya tarım-hayvancılık ve ormancılık sektörlerinin önemli rol oynadığını gösteriyor.
Bir yanda kereste ticareti yapan şirketler, diğer yanda büyük baş hayvanları için otlak alan açmaya ve özellikle soya ekimi için tarla oluşturmaya çalışan çiftlikler Amazonlardaki ağaçları hedef alıyor.
Avrupa Birliği dönem başkanlığını yürüten Finlandiya, Amazonların kurtarılmasına katkı için Brezilya'dan et ithalatını durdurmayı gündemine aldı. AB'nin bu adımı gözleri Amazonlarda "ağaçsızlaştırma" faaliyetlerinde bulunan şirketlerin ABD'li ve Avrupalı müşterilerine çevirdi.
Rus insansı robot FEDOR, UUİ'ye başarıyla kenetlendi
Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) birinci kenetlenme denemesinde başarısız olan Rus insansı robot FEDOR, ikinci denemesinde başarılı oldu. FEDOR'un
Geçen hafta Soyuz MS-14 uzay aracı ile, Kazakistan'ın Baykonur Uzay Üssü'nden fırlatılan ancak Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) zamanında ulaşamadığı için kenetlenemeyen insansı robot FEDOR, ikinci denemesinde kenetlenme işlemini tamamladı.
Konuyla ilgili yorum yapan bir NASA TV sunucusu, "Kontakt onaylandı, kenetlenme onaylandı" açıklamasında bulundu.
Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) birinci kenetlenme denemesinde başarısız olan Rus insansı robot FEDOR, ikinci denemesinde başarılı oldu. FEDOR'un
Geçen hafta Soyuz MS-14 uzay aracı ile, Kazakistan'ın Baykonur Uzay Üssü'nden fırlatılan ancak Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) zamanında ulaşamadığı için kenetlenemeyen insansı robot FEDOR, ikinci denemesinde kenetlenme işlemini tamamladı.
Konuyla ilgili yorum yapan bir NASA TV sunucusu, "Kontakt onaylandı, kenetlenme onaylandı" açıklamasında bulundu.
İsrail Dışişleri Bakanı Katz: Türkiye'nin faaliyetlerini engellemek için önlem paketi talimatı verdim
İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Türkiye'nin işgal altındaki Doğu Kudüs'teki faaliyetlerinin durdurulması için Dışişleri Bakanlığına bir dizi önlem paketi hazırlanması talimatı verdiğini bildirdi.
Katz, Twitter'dan İbranice ve Arapça paylaştığı mesajında, "Dışişleri Bakanlığına, Türkiye'nin Doğu Kudüs'te yürüttüğü kışkırtıcı fitne faaliyetlerinin durdurulması için bir dizi önlem paketi hazırlanması talimatı verdim" ifadesini kullandı.
İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Türkiye'nin işgal altındaki Doğu Kudüs'teki faaliyetlerinin durdurulması için Dışişleri Bakanlığına bir dizi önlem paketi hazırlanması talimatı verdiğini bildirdi.
Katz, Twitter'dan İbranice ve Arapça paylaştığı mesajında, "Dışişleri Bakanlığına, Türkiye'nin Doğu Kudüs'te yürüttüğü kışkırtıcı fitne faaliyetlerinin durdurulması için bir dizi önlem paketi hazırlanması talimatı verdim" ifadesini kullandı.
Amazonlar'da geçen hafta 9 bin 500 yangın patlak verdi
'Dünya'nın akciğerleri' olarak bilinen Amazon ormanları alevlere teslim oldu. Brezilya'nın Rondonia eyaletindeki ormanlardan geriye kül olmuş bir bitki örtüsü ve hayvan ölüleri kaldı.
Dünya yağmur ormanlarının yarısından fazlasına sahip Brezilya'daki yangınlar bu sene yüzde 83 oranında arttı. Brezilya Uzay Ajansı'na göre yağmur ormanlarında bu sene 72 bin 843 adet yangın ormanları kül etti. Bu sayı 2013'ten beri en yüksek rakam olarak kayıtlara geçti. Geçtiğimiz hafta başlayan yangın sayısı ise 9 bin 500'e ulaştı.
Bu tablonun daha da kötüleşmesi ise uluslararası toplumun en büyük endişesi. Zira Brezilya Devlet Başkanı Bolsonaro birçok defa Amazonların ticari çıkarlar için açılacağı yönünde açıklamalarda bulundu. Devlet başkanı böylece bölgede bulunan doğal kaynakların maden, petrol ve tarım sektörlerinde kullanılmasını hedefliyor.
'Dünya'nın akciğerleri' olarak bilinen Amazon ormanları alevlere teslim oldu. Brezilya'nın Rondonia eyaletindeki ormanlardan geriye kül olmuş bir bitki örtüsü ve hayvan ölüleri kaldı.
Dünya yağmur ormanlarının yarısından fazlasına sahip Brezilya'daki yangınlar bu sene yüzde 83 oranında arttı. Brezilya Uzay Ajansı'na göre yağmur ormanlarında bu sene 72 bin 843 adet yangın ormanları kül etti. Bu sayı 2013'ten beri en yüksek rakam olarak kayıtlara geçti. Geçtiğimiz hafta başlayan yangın sayısı ise 9 bin 500'e ulaştı.
Bu tablonun daha da kötüleşmesi ise uluslararası toplumun en büyük endişesi. Zira Brezilya Devlet Başkanı Bolsonaro birçok defa Amazonların ticari çıkarlar için açılacağı yönünde açıklamalarda bulundu. Devlet başkanı böylece bölgede bulunan doğal kaynakların maden, petrol ve tarım sektörlerinde kullanılmasını hedefliyor.
Suriye sınırındaki askeri birliklere zırhlı araç, iş makinesi ve mühimmat sevkiyatı
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından Suriye sınırındaki askeri birliklere zırhlı araç, iş makinesi ve mühimmat takviyesi yapıldı.
Şanlıurfa'daki 20. Zırhlı Tugay Komutanlığından çıkış yapan zırhlı araç, iş makinesi ve mühimmat yüklü araçlardan oluşan konvoy, güvenlik önlemleri altında Şanlıurfa-Akçakale kara yolu üzerinden Akçakale ilçesine doğru gitti.
Zırhlı araç ve iş makinelerinin Suriye sınırında konuşlu askeri birliklere takviye amacıyla gönderildiği öğrenildi.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından Suriye sınırındaki askeri birliklere zırhlı araç, iş makinesi ve mühimmat takviyesi yapıldı.
Şanlıurfa'daki 20. Zırhlı Tugay Komutanlığından çıkış yapan zırhlı araç, iş makinesi ve mühimmat yüklü araçlardan oluşan konvoy, güvenlik önlemleri altında Şanlıurfa-Akçakale kara yolu üzerinden Akçakale ilçesine doğru gitti.
Zırhlı araç ve iş makinelerinin Suriye sınırında konuşlu askeri birliklere takviye amacıyla gönderildiği öğrenildi.
Rus uzman Putin-Erdoğan görüşmesini yorumladı: Yeni bir jeopolitik güç doğuyor, Türkiye, yüzünü Rusya yönüne çevirdiğini oldukça net bir şekilde sergiledi.
Rusya Askeri Bilimler Akademisi’nden Sergey Sudakov, “Türkiye sadece ABD’ye değil aynı zamanda kendi büyük Batı stratejisine de sırt çevirmiş oluyor. Mesele şu ki, Ankara oldukça uzun zaman boyunca büyük Batı dünyasının bir parçası olma hayaliyle yaşadı. Ama şimdi farklı strateji seçildi. Ankara, büyük Avrupa ailesinin bir parçası olmanın artık prestijli olmadığını ve lüzumsuz olduğunu anlıyor, zira bundan nasıl bir kazancı olacağını belli değil. Rusya ile özellikle askeri ve teknik alanda müttefik ilişkilerin prototipinin oluşturulması, öyle ya da böyle Türkiye’nin giderek NATO ailesinden çıktığını gösteriyor” dedi.
Rusya Askeri Bilimler Akademisi’nden Sergey Sudakov, “Türkiye sadece ABD’ye değil aynı zamanda kendi büyük Batı stratejisine de sırt çevirmiş oluyor. Mesele şu ki, Ankara oldukça uzun zaman boyunca büyük Batı dünyasının bir parçası olma hayaliyle yaşadı. Ama şimdi farklı strateji seçildi. Ankara, büyük Avrupa ailesinin bir parçası olmanın artık prestijli olmadığını ve lüzumsuz olduğunu anlıyor, zira bundan nasıl bir kazancı olacağını belli değil. Rusya ile özellikle askeri ve teknik alanda müttefik ilişkilerin prototipinin oluşturulması, öyle ya da böyle Türkiye’nin giderek NATO ailesinden çıktığını gösteriyor” dedi.
Akademi Dergisi
Yusuf Ziya Kavakçı'nın diğer kızı Ravza Kavakçı da AKPKK'li... Bu Kavakçı ailesinin yolsuzlukları, vurgunları buradan köye yol olur. Derhal ters kelepçe ile bütün ailenin ve bağlantılı olarak iş yapan herkesin toplanması gerekiyor.
Ravza Kavakçı Kan'ın İBB'de işe girip aynı gün aldığı burs ile ABD'ye gitmesine dair yapılan tüm haberlere mahkeme kararıyla erişim engeli getirildi.
Akademi Dergisi
Resmi açıklamaya göre ölü sayısı 24, yaralı sayısı 124... Ölü sayısının hızla artacağı baştan belliydi, daha da artacaktır ya da artmıştır da belki söylenmiyordur. Olay yerindeki yaralılardan kameralara konuşanlar "Yüzlerce yaralı var. Durum çok kötü, gidin…
Bakanlık, 415 gün sonra Çorlu Tren Katliamı'nın inceleme raporunu yayımladı: Cinayet belgesi
Ulaştırma Bakanlığı, Çorlu Tren Katliamı’nın üzerinden geçen 415 günün ardından kaza inceleme raporunu yayımladı. Rapor, olayın neden ‘kaza değil, cinayet’ olduğunu açıkça ortaya koyarken, yargılanmayan üst düzey sorumluların da katliamdaki rolünü gözler önüne serdi.
8 Temmuz 2018’de, Tekirdağ’ın Çorlu ilçesi Sarılar Mahallesi mevkiinde gerçekleşen tren kazasında 25 vatandaş hayatını kaybederken, 300’den fazla vatandaş da yaralandı. İhmallerin neden olduğu faciayla ilgili skandal bir soruşturma sürecinin ardından yargılama 3 Temmuz’da Çorlu Adliyesi’nde başladı. Polisin, katliamda ölenlerin yakınlarına saldırı ve tacizlerde bulunduğu duruşmada, mahkeme heyeti davadan çekildiğini açıkladı. Heyetin bu kararı kabul edilmezken, duruşma için 10 Eylül’e tarih verildi.
Ulaştırma Bakanlığı, Çorlu Tren Katliamı’nın üzerinden geçen 415 günün ardından kaza inceleme raporunu yayımladı. Rapor, olayın neden ‘kaza değil, cinayet’ olduğunu açıkça ortaya koyarken, yargılanmayan üst düzey sorumluların da katliamdaki rolünü gözler önüne serdi.
8 Temmuz 2018’de, Tekirdağ’ın Çorlu ilçesi Sarılar Mahallesi mevkiinde gerçekleşen tren kazasında 25 vatandaş hayatını kaybederken, 300’den fazla vatandaş da yaralandı. İhmallerin neden olduğu faciayla ilgili skandal bir soruşturma sürecinin ardından yargılama 3 Temmuz’da Çorlu Adliyesi’nde başladı. Polisin, katliamda ölenlerin yakınlarına saldırı ve tacizlerde bulunduğu duruşmada, mahkeme heyeti davadan çekildiğini açıkladı. Heyetin bu kararı kabul edilmezken, duruşma için 10 Eylül’e tarih verildi.
Facianın gerçekleştiği menfeze yönelik balast ihtiyacı görülmemiş
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın Ulaşım Emniyeti İnceleme Merkezi Başkanlığı, katliamın üzerinden 415 gün geçtikten sonra bir inceleme raporu yayımladı. 21 sayfalık raporda, katliamla ilgili ilk göze çarpan şey, olayın gerçekleştiği menfeze ilişkin tespitler oldu. Bu tespitlerde, menfezin muayenesinin Mayıs 2018’de yapıldığı ve bu kontrolde menfezin mecrasının dolu olmadığı, mecrada herhangi bir temizliğe ihtiyaç olmadığının tespit edildiği belirtildi. Ancak bu menfezin tutucu bir balasta ihtiyaç duyduğunun da muayene raporuna eklendiği ifade edilirken, olayın yaşandığı tarihte bu işlemin yapılmadığı itiraf edildi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın Ulaşım Emniyeti İnceleme Merkezi Başkanlığı, katliamın üzerinden 415 gün geçtikten sonra bir inceleme raporu yayımladı. 21 sayfalık raporda, katliamla ilgili ilk göze çarpan şey, olayın gerçekleştiği menfeze ilişkin tespitler oldu. Bu tespitlerde, menfezin muayenesinin Mayıs 2018’de yapıldığı ve bu kontrolde menfezin mecrasının dolu olmadığı, mecrada herhangi bir temizliğe ihtiyaç olmadığının tespit edildiği belirtildi. Ancak bu menfezin tutucu bir balasta ihtiyaç duyduğunun da muayene raporuna eklendiği ifade edilirken, olayın yaşandığı tarihte bu işlemin yapılmadığı itiraf edildi.