Akademi Dergisi
43 su markasının analizi: "Resmen zehir, duş bile alınmaz" Bursa Teknik Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nden dört akademisyenin gerçekleştirdiği analiz çalışması kapsamında, 43 markanın içme suyu örneğinde 16…
TÜDEF'ten pet şişe uyarısı: İçilebilir olduğunu düşünmüyoruz
Tüketici Dernekleri Federasyonu Genel Başkan Vekili Sinan Vargı, piyasada üretim ve son kullanma tarihleri arasında bir yılı aşkın süre olan pet şişede satılan suların bulunduğunu belirterek, "Pet şişede içme suyu üreten firmalar kontrol yaptıklarını söyleseler de 18 ay iki sıcak yaz geçirmiş, güneş altında bekletilmiş, belki de soğukta donmuş, bu sebeple de petten suya kimyasal maddelerin geçiş yaptığı bir suyun içilebilir olduğunu düşünmüyoruz" dedi.
Vargı, konuya ilişkin Sağlık Bakanlığı'na başvurduklarını ve pet şişe sularında son kullanma tarihinin 1 yıl ile sınırlandırılmasını talep ettiklerini kaydetti.
Tüketicilerin pet şişede satılan sularda üretim ve son kullanma tarihlerini iyi okumaları gerektiğini vurgulayan Vargı, suda plastik bir koku varsa son kullanma tarihi ne olursa olsun tüketilmemesi tavsiyesinde bulundu.
Tüketici Dernekleri Federasyonu Genel Başkan Vekili Sinan Vargı, piyasada üretim ve son kullanma tarihleri arasında bir yılı aşkın süre olan pet şişede satılan suların bulunduğunu belirterek, "Pet şişede içme suyu üreten firmalar kontrol yaptıklarını söyleseler de 18 ay iki sıcak yaz geçirmiş, güneş altında bekletilmiş, belki de soğukta donmuş, bu sebeple de petten suya kimyasal maddelerin geçiş yaptığı bir suyun içilebilir olduğunu düşünmüyoruz" dedi.
Vargı, konuya ilişkin Sağlık Bakanlığı'na başvurduklarını ve pet şişe sularında son kullanma tarihinin 1 yıl ile sınırlandırılmasını talep ettiklerini kaydetti.
Tüketicilerin pet şişede satılan sularda üretim ve son kullanma tarihlerini iyi okumaları gerektiğini vurgulayan Vargı, suda plastik bir koku varsa son kullanma tarihi ne olursa olsun tüketilmemesi tavsiyesinde bulundu.
Yol yapamadılar: 45 yıldır devam eden proje var
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın yatırım programında, yüzün üzerinde proje yer alırken, bu projelere bütçe ayrılmadı.
Program içeriğinde, yapımına 45 yıl önce başlanmış projelerin yer alması da dikkat çekti. “Ankara-İstanbul Sürat Demiryolu” projesine 1975’te, “Sincan-Çayırhan Altyapı İnşaatı” projesine 1976’da, “Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı Banliyö Hatlarının İyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi İnşaat” projesine 1998’de, “Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan Demiryolu” projesine 1999’da başlandığı kaydedildi. Bu projeler için 30 milyar lirayı aşan maliyet belirlendi. “Hakkâri Yüksekova Havaalanı İnşaatı”, “Rize-Artvin Havalimanı”, “Yozgat Havalimanı”, “Karaman Havalimanı” projeleri de “2019’dan sonraya kalanlar” kısmında yer aldı. 2018 programında, Hakkâri Yüksekova Havaalanı İnşaatı projesinin 2019’da bitmesi hedeflenmişti. “Başlanmayan proje” 2022 yılına atıldı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın yatırım programında, yüzün üzerinde proje yer alırken, bu projelere bütçe ayrılmadı.
Program içeriğinde, yapımına 45 yıl önce başlanmış projelerin yer alması da dikkat çekti. “Ankara-İstanbul Sürat Demiryolu” projesine 1975’te, “Sincan-Çayırhan Altyapı İnşaatı” projesine 1976’da, “Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı Banliyö Hatlarının İyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi İnşaat” projesine 1998’de, “Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan Demiryolu” projesine 1999’da başlandığı kaydedildi. Bu projeler için 30 milyar lirayı aşan maliyet belirlendi. “Hakkâri Yüksekova Havaalanı İnşaatı”, “Rize-Artvin Havalimanı”, “Yozgat Havalimanı”, “Karaman Havalimanı” projeleri de “2019’dan sonraya kalanlar” kısmında yer aldı. 2018 programında, Hakkâri Yüksekova Havaalanı İnşaatı projesinin 2019’da bitmesi hedeflenmişti. “Başlanmayan proje” 2022 yılına atıldı.
Peskov: İdlib’teki Durumların Sorumlusu Türkiye’dir
Rusya başkanlık sarayı Kremlinin sözcüsü Dmitry Peskov İdlib’te yaşanan gergin durumların tüm sorumluluğunun Soçi anlaşmaları kapsamında tamamen Türkiye rejimine düştüğünü bir kez daha vurguladı.
Peskov bugün basın mensuplarına yaptığı açıklamada; Rusya Başkanı Vladimir Putin ile Türkiye rejimi başkanı Recep tayyip Erdoğan arasında yapılacak görüşmenin tamamen Suriye konulu olacağını belirtti. Peskov; “öyle ki İdlib’te gerginleşen durumların tüm sorumlusu Türkiye’dir. Dolayısıyla Erdoğan ve Putin arasındaki görüşme tamamen Suriye konulu olacaktır…” ifadelerini kullandı.
Kremlin sözcüsü Peskov; Putin’in İdlib’teki teröristlerin civar bölgelere karşı tekrarlanan terör saldırılarından dolayı gayet endişeli olduğuna dikkat çekerken; dolayısıyla İdlib’te terör varlığının kalmasına izin vermenin mümkün olmadığını birçok kez belirttiğini kaydetti.
Rusya başkanlık sarayı Kremlinin sözcüsü Dmitry Peskov İdlib’te yaşanan gergin durumların tüm sorumluluğunun Soçi anlaşmaları kapsamında tamamen Türkiye rejimine düştüğünü bir kez daha vurguladı.
Peskov bugün basın mensuplarına yaptığı açıklamada; Rusya Başkanı Vladimir Putin ile Türkiye rejimi başkanı Recep tayyip Erdoğan arasında yapılacak görüşmenin tamamen Suriye konulu olacağını belirtti. Peskov; “öyle ki İdlib’te gerginleşen durumların tüm sorumlusu Türkiye’dir. Dolayısıyla Erdoğan ve Putin arasındaki görüşme tamamen Suriye konulu olacaktır…” ifadelerini kullandı.
Kremlin sözcüsü Peskov; Putin’in İdlib’teki teröristlerin civar bölgelere karşı tekrarlanan terör saldırılarından dolayı gayet endişeli olduğuna dikkat çekerken; dolayısıyla İdlib’te terör varlığının kalmasına izin vermenin mümkün olmadığını birçok kez belirttiğini kaydetti.
Cep telefonları ile ilgili korkutan tehlike! ‘Bilinenden üç kat fazla…’
Yapılan bir araştırmada, cep telefonların yaydığı radyasyon miktarının uluslararası kuruluşların belirlediği ve şirketlerin belirttiği miktardan ortalama üç kat fazla olduğu belirlendi. Araştırma kapsamında iPhone, Samsung ve Motorola'nın çeşitli modelleri Kaliforniya'da bulunan ve Federal İletişim Komisyonu'nun akreditesine sahip laboratuvarda test edildi.
Yapılan bir araştırmada, cep telefonların yaydığı radyasyon miktarının uluslararası kuruluşların belirlediği ve şirketlerin belirttiği miktardan ortalama üç kat fazla olduğu tespit edildi.
Amerikan gazetesi Chicago Tribune'nin 3G ve 4G bağlantıya sahip çeşitli telefon modelleri üzerinde yaptığı araştırmadan derlediği bilgilere göre, cep telefonlarının Federal İletişim Komisyonu (FCC) tarafından belirlenen üst sınırdan daha fazla radyasyon yaydığı ve bu değerlerin şirketlerin açıkladığı miktarların çok üzerinde olduğu belirlendi.
Yapılan bir araştırmada, cep telefonların yaydığı radyasyon miktarının uluslararası kuruluşların belirlediği ve şirketlerin belirttiği miktardan ortalama üç kat fazla olduğu belirlendi. Araştırma kapsamında iPhone, Samsung ve Motorola'nın çeşitli modelleri Kaliforniya'da bulunan ve Federal İletişim Komisyonu'nun akreditesine sahip laboratuvarda test edildi.
Yapılan bir araştırmada, cep telefonların yaydığı radyasyon miktarının uluslararası kuruluşların belirlediği ve şirketlerin belirttiği miktardan ortalama üç kat fazla olduğu tespit edildi.
Amerikan gazetesi Chicago Tribune'nin 3G ve 4G bağlantıya sahip çeşitli telefon modelleri üzerinde yaptığı araştırmadan derlediği bilgilere göre, cep telefonlarının Federal İletişim Komisyonu (FCC) tarafından belirlenen üst sınırdan daha fazla radyasyon yaydığı ve bu değerlerin şirketlerin açıkladığı miktarların çok üzerinde olduğu belirlendi.
Yetkili uluslararası kuruluşlar tarafından belirlenen kılavuza göre, cep telefonlarının en fazla ABD'de 1.6W/kg, Avrupa bölgesinde ise 2W/kg radyasyon miktarına sahip olması zorunluluğu bulunuyor. Telefon üreticileri bu radyasyon değerlerini dikkate alarak üretimlerini gerçekleştiriyor ve telefonların yaydığı radyasyon miktarını kullanıcılara teknik özellikler kısmında açıklıyor.
FCC'ye göre belirlenen limitten fazla radyasyon yayan cihazlar insan sağlığını olumsuz şekilde etkiliyor. FCC ayrıca, piyasaya sürülen herhangi bir telefonun maksimum değerleri aşamayacağını ileri sürse de Chicago Tribune'nin araştırmasına göre araştırmaya konu olan iPhone, Samsung ve Motorola'nın çeşitli modelleri belirlenen üst sınırın çok üzerinde radyasyon yayıyor.
Araştırma kapsamında iPhone'un 7, 8, 8 Plus, X; Samsung'un Galaxy S8, S9, J3; Motorola'nın e5, e5 Play, g6 Play modelleri Kaliforniya'da bulunan ve FCC akreditesine sahip laboratuvarda test edildi. Yapılan testin sonuçlarına göre, cep telefonların yaydığı radyasyon miktarı uluslararası kuruluşların belirlediği miktardan ortalama üç kat daha fazla.
Testte, cep telefonlarının "simülasyon vücuda" farklı uzaklıklardan ne kadar radyasyon yaydığı belirlendi. Araştırmanın sonucuna göre iPhone 7, FCC tarafından belirlenen üst limitin 4 katı fazla radyasyon yayma miktarına sahip olurken, Samsung marka telefonlar da benzer değerlerde radyasyon yayıyor. Samsung'un Galaxy S8 modeli, 8.22W/kg değeriyle FCC'nin belirlediği üst limitin 5 katı fazla radyasyon yayıyor.
FCC'ye göre belirlenen limitten fazla radyasyon yayan cihazlar insan sağlığını olumsuz şekilde etkiliyor. FCC ayrıca, piyasaya sürülen herhangi bir telefonun maksimum değerleri aşamayacağını ileri sürse de Chicago Tribune'nin araştırmasına göre araştırmaya konu olan iPhone, Samsung ve Motorola'nın çeşitli modelleri belirlenen üst sınırın çok üzerinde radyasyon yayıyor.
Araştırma kapsamında iPhone'un 7, 8, 8 Plus, X; Samsung'un Galaxy S8, S9, J3; Motorola'nın e5, e5 Play, g6 Play modelleri Kaliforniya'da bulunan ve FCC akreditesine sahip laboratuvarda test edildi. Yapılan testin sonuçlarına göre, cep telefonların yaydığı radyasyon miktarı uluslararası kuruluşların belirlediği miktardan ortalama üç kat daha fazla.
Testte, cep telefonlarının "simülasyon vücuda" farklı uzaklıklardan ne kadar radyasyon yaydığı belirlendi. Araştırmanın sonucuna göre iPhone 7, FCC tarafından belirlenen üst limitin 4 katı fazla radyasyon yayma miktarına sahip olurken, Samsung marka telefonlar da benzer değerlerde radyasyon yayıyor. Samsung'un Galaxy S8 modeli, 8.22W/kg değeriyle FCC'nin belirlediği üst limitin 5 katı fazla radyasyon yayıyor.
Uzmanlar, araştırmanın "en kötü senaryo" baz alınarak yapıldığını ve elde edilen radyasyon miktarlarının günlük kullanımda nadir durumlarda ortaya çıkabileceğini savunuyor. Bazı kaynaklarda da, FCC'nin yapılan testi geniş kapsamlı olarak değerlendirmediği, gelecek aylarda telefon üreticilerinin yanı sıra kendi testlerini de yapacağı belirtildi.
Uzmanlar ayrıca, FCC'nin ve konuyla ilgili diğer uluslararası kuruluşların, 5G teknolojisinin yaygınlaşmasıyla birlikte cep telefonlarının sahip olması gereken radyasyon miktarlarında değişim yapmasını öngörüyor.
5G teknolojisiyle ve teknolojik cihazların sayısının artmasıyla birlikte gelecekte alınan radyasyon miktarının artması ve bu durumun insan sağlığına olan etkilerinden dolayı toplumun öncelikli konuları arasında yer alması bekleniyor.
Uzmanlar ayrıca, FCC'nin ve konuyla ilgili diğer uluslararası kuruluşların, 5G teknolojisinin yaygınlaşmasıyla birlikte cep telefonlarının sahip olması gereken radyasyon miktarlarında değişim yapmasını öngörüyor.
5G teknolojisiyle ve teknolojik cihazların sayısının artmasıyla birlikte gelecekte alınan radyasyon miktarının artması ve bu durumun insan sağlığına olan etkilerinden dolayı toplumun öncelikli konuları arasında yer alması bekleniyor.
"PANTOLON VE GÖMLEK CEPLERİNDE TAŞINMAMALI"
Bağcılar Medipol Mega Üniversite Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Doktor Öğretim Üyesi Ömer Yazıcı, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, cep telefonlarının düşük frekanslı radyasyon yaydığını fakat vücuda yakın mesafede tutulduğunda radyasyona maruziyetin arttığını söyledi.
Cep telefonlarının özellikle beyin kanser riskini artırıp artırmadığına dair birçok çalışma yayınlandığına dikkati çeken Yazıcı, bu çalışmaların bir kısmının cep telefonu kullanımını kanserle ilişkilendirdiğini fakat büyük kısmının böyle bir ilişki tespit edemediğini dile getirdi.
Yazıcı, cep telefonu kullanımı ve kanser arasındaki ilişkiye dair kuvvetli kanıtlar olmasa da tedbirli olmak gerektiğini belirterek, şu önerilerde bulundu:
"Cep telefonları olabildiğinde vücuttan uzak mesafede bulunmalı ve özellikle uyku sırasında vücuttan uzak tutulmalı. Pantolon ve gömlek ceplerinde taşınmamalı. Cep telefonlarıyla kısa görüşmeler yapılmalı, eğer uzun konuşmalar yapılacaksa uzaktan görüşme yapmayı sağlayan 'handsfree' aygıtlar kullanılmalı."
Bağcılar Medipol Mega Üniversite Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Doktor Öğretim Üyesi Ömer Yazıcı, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, cep telefonlarının düşük frekanslı radyasyon yaydığını fakat vücuda yakın mesafede tutulduğunda radyasyona maruziyetin arttığını söyledi.
Cep telefonlarının özellikle beyin kanser riskini artırıp artırmadığına dair birçok çalışma yayınlandığına dikkati çeken Yazıcı, bu çalışmaların bir kısmının cep telefonu kullanımını kanserle ilişkilendirdiğini fakat büyük kısmının böyle bir ilişki tespit edemediğini dile getirdi.
Yazıcı, cep telefonu kullanımı ve kanser arasındaki ilişkiye dair kuvvetli kanıtlar olmasa da tedbirli olmak gerektiğini belirterek, şu önerilerde bulundu:
"Cep telefonları olabildiğinde vücuttan uzak mesafede bulunmalı ve özellikle uyku sırasında vücuttan uzak tutulmalı. Pantolon ve gömlek ceplerinde taşınmamalı. Cep telefonlarıyla kısa görüşmeler yapılmalı, eğer uzun konuşmalar yapılacaksa uzaktan görüşme yapmayı sağlayan 'handsfree' aygıtlar kullanılmalı."
Trump, Keşmir krizinde arabulucu olmayacak
Fransa’da düzenlenen 45. G7 Zirvesi’nin üçüncü gününde ikili görüşmelerine devam eden ABD Başkanı Donald Trump, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile görüştü. İki lider, Hindistan ve Pakistan arasındaki Keşmir krizinin yalnızca bu iki ülkeler arasında çözülmesi konusunda hem fikir olduklarını belirtti.
Bugün üçüncü gününe giren G7 Zirvesi Fransa’nın ev sahipliğinde liderlerin ikili görüşmeleri ve yuvarlak masa toplantılarıyla devam ediyor.
Dünyanın en gelişmiş 7 ekonomisinin liderlerinin katılımıyla gerçekleştirilen zirvede görüşmelerine devam eden ABD Başkanı Donald Trump, öğleden sonra da Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile görüştü.
Geçen haftalarda Hindistan ve Pakistan arasında patlak veren Keşmir krizi için iki ülke liderleri arasında telefon diplomasisi yürüten ABD Başkanı ve Hindistan Başbakanı dün akşam yemeği sırasında da bir araya gelmişti. Dün akşam yedikleri yemek sırasında ticaret, askeri meselelerin yanı sıra diğer bazı konuları daha konuştuğunu belirten Trump, Keşmir krizi ile ilgili soruları yanıtladı.
Fransa’da düzenlenen 45. G7 Zirvesi’nin üçüncü gününde ikili görüşmelerine devam eden ABD Başkanı Donald Trump, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile görüştü. İki lider, Hindistan ve Pakistan arasındaki Keşmir krizinin yalnızca bu iki ülkeler arasında çözülmesi konusunda hem fikir olduklarını belirtti.
Bugün üçüncü gününe giren G7 Zirvesi Fransa’nın ev sahipliğinde liderlerin ikili görüşmeleri ve yuvarlak masa toplantılarıyla devam ediyor.
Dünyanın en gelişmiş 7 ekonomisinin liderlerinin katılımıyla gerçekleştirilen zirvede görüşmelerine devam eden ABD Başkanı Donald Trump, öğleden sonra da Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile görüştü.
Geçen haftalarda Hindistan ve Pakistan arasında patlak veren Keşmir krizi için iki ülke liderleri arasında telefon diplomasisi yürüten ABD Başkanı ve Hindistan Başbakanı dün akşam yemeği sırasında da bir araya gelmişti. Dün akşam yedikleri yemek sırasında ticaret, askeri meselelerin yanı sıra diğer bazı konuları daha konuştuğunu belirten Trump, Keşmir krizi ile ilgili soruları yanıtladı.
Siyonist İsrail, Suriye’deki başarısızlığını sahte görüntülerle örtbas etmeye çalışıyor
İşgalci İsrail dün gece Suriye’nin başkenti Şam kırsalına bulunduğu füze saldırısında başarısızlığını örtbas etme ve Suriye hava savunma sistemlerinin İsrail füzelerinin çoğunu havada imha etme gerçeğini çarpıtma amacıyla İsrail medyasında eski videolar kullanıldı.
İsrail Suriye’ye bulunduğu her saldırıda başarısızlığını örtbas etmek için medya araçlarında sahte ya da eski görüntüler kullanmaya başvurmasıyla Suriye ve halkına yönelik savaşın başından beri gerçekleri çarpıtan ve dünya kamuoyunu kandıran farklı medya araçları da bu sahte veya eski görüntülerle yine gerçekleri çarpıtmaktalar.
İsrail’in dün Şam kırsalına bulunduğu füze saldırılarında düşman füzelerin büyük çoğunluğu dost ve kardeş Suriye hava sistemleri tarafından hedeflerine ulaşmadan önce başarıyla imha edildi. İsrail bu başarısızlığını örtbas etmek için 2018 yılında bulunduğu bir saldırıda alınan görüntüleri kullandı.
İşgalci İsrail dün gece Suriye’nin başkenti Şam kırsalına bulunduğu füze saldırısında başarısızlığını örtbas etme ve Suriye hava savunma sistemlerinin İsrail füzelerinin çoğunu havada imha etme gerçeğini çarpıtma amacıyla İsrail medyasında eski videolar kullanıldı.
İsrail Suriye’ye bulunduğu her saldırıda başarısızlığını örtbas etmek için medya araçlarında sahte ya da eski görüntüler kullanmaya başvurmasıyla Suriye ve halkına yönelik savaşın başından beri gerçekleri çarpıtan ve dünya kamuoyunu kandıran farklı medya araçları da bu sahte veya eski görüntülerle yine gerçekleri çarpıtmaktalar.
İsrail’in dün Şam kırsalına bulunduğu füze saldırılarında düşman füzelerin büyük çoğunluğu dost ve kardeş Suriye hava sistemleri tarafından hedeflerine ulaşmadan önce başarıyla imha edildi. İsrail bu başarısızlığını örtbas etmek için 2018 yılında bulunduğu bir saldırıda alınan görüntüleri kullandı.
Peskov: Sayın Putin, Erdoğan'ın İdlib konusundaki kaygılarını anlıyor
Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Recep Tayyip Erdoğan'ın İdlib konusundaki kaygılarını anladığını söyledi.
Rusya’nın Türkiye’ye satın alması için daha önce teklif sunduğu SU-35 savaş uçakları ile ilgili soruları cevapladı. Rusya’da gazetecilere konuşan Peskov, bir gazetecinin Rusya’nın Türkiye’ye satış teklifi yaptığı SU-35 savaş uçakları ile ilgili Türkiye’nin Rusya’ya geri dönüş yapıp yapmadığı ile ilgili soruya, “Yorum yok” diye cevap verdi. Peskov ayrıca yarın Rusya’ya ziyaret gerçekleştirecek olan Erdoğan’ın, Putin ile birlikte Uluslararası Havacılık ve Uzak Ajansı’nı ziyaret edeceğini ve burada bulunan SU-35 savaş uçaklarını Erdoğan’ın yerinde görebileceğini sözlerine ekledi
Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Recep Tayyip Erdoğan'ın İdlib konusundaki kaygılarını anladığını söyledi.
Rusya’nın Türkiye’ye satın alması için daha önce teklif sunduğu SU-35 savaş uçakları ile ilgili soruları cevapladı. Rusya’da gazetecilere konuşan Peskov, bir gazetecinin Rusya’nın Türkiye’ye satış teklifi yaptığı SU-35 savaş uçakları ile ilgili Türkiye’nin Rusya’ya geri dönüş yapıp yapmadığı ile ilgili soruya, “Yorum yok” diye cevap verdi. Peskov ayrıca yarın Rusya’ya ziyaret gerçekleştirecek olan Erdoğan’ın, Putin ile birlikte Uluslararası Havacılık ve Uzak Ajansı’nı ziyaret edeceğini ve burada bulunan SU-35 savaş uçaklarını Erdoğan’ın yerinde görebileceğini sözlerine ekledi
Guardian: Trump, diğer liderlerle Rusya'nın G7 Zirvesi'ne davet edilmesi konusunda tartıştı
ABD Başkanı Donald Trump'ın, Fransa'nın Biarritz kentinde yapılan G7 Zirvesi'nde Rusya'nın G7'ye davet edilmesi konusunda diğer liderlerle tartışma yaşadığı belirtildi.
Diplomatik kaynaklara göre Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in özellikle İran, Suriye ve Kuzey Kore meselelerine çözüm arayışlarında G7 liderleriyle aynı masada olması gerektiğini belirtirken yalnızca İtalya Başbakanı Giuseppe Conte destekledi. Japonya Başbakanı Şinzo Abe'nin çekimser kaldığı masada, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve ev sahibi Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Trump'ın önerisine kararlı şekilde karşı çıktı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın, Fransa'nın Biarritz kentinde yapılan G7 Zirvesi'nde Rusya'nın G7'ye davet edilmesi konusunda diğer liderlerle tartışma yaşadığı belirtildi.
Diplomatik kaynaklara göre Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in özellikle İran, Suriye ve Kuzey Kore meselelerine çözüm arayışlarında G7 liderleriyle aynı masada olması gerektiğini belirtirken yalnızca İtalya Başbakanı Giuseppe Conte destekledi. Japonya Başbakanı Şinzo Abe'nin çekimser kaldığı masada, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve ev sahibi Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Trump'ın önerisine kararlı şekilde karşı çıktı.
Forwarded from Akademi Dergisi
Türkler, 1071'deki Malazgirt zaferi ile Anadoluya gelmedi.
Türkler Anadolu'ya geldiğinde, Anadolu'da ne Rumlar vardı, ne de Bizans... Ne de Anadolu'ya Anadolu denirdi.
Türkler Anadolu'ya geldiğinde, Anadolu'da ne Rumlar vardı, ne de Bizans... Ne de Anadolu'ya Anadolu denirdi.
Forwarded from Akademi Dergisi
Gerçek tarihi bilerek ve isteyerek gizliyorlar
Elde ettikleri bilgileri dünya insanlığından gizliyorlar.
Bundan 7 bin beş yüz sene ile 9 bin beş yüz sene önceki aralıkta, günümüzde İstanbul denilen bölgede Türk hakimiyeti vardı.
O zaman Müslüman Türk kavminin başında, dünyaya ve dünyalara hükmeden bir kumandan olan, Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen, hak peygamber ya da çok büyük veli bir zat olan hazret-i Zülkarneyn vardı. Hz. Zülkarneyn de Türk'tü ve 2 bin yıl yaşadı.
Türkler o zaman sadece dünyaya değil, dünyalara hakimdi. Dünyada tek bir devlet vardı ve onun başında hz. Zülkarneyn vardı. O devirde dünya üzerinde, şimdiki bilim ve teknoloji seviyemizden binlerce kat ileri bilim ve teknoloji vardı. Daha sonra Süleyman a.s. zamanında dünyamızdan bilim ve teknoloji kaldırıldı.
Günümüzde İstanbul dediğimiz bölge de hz. Zülkarneyn'in kontrolündeydi ve önemli bir şehirdi. O devirde İstanbul Boğazı ve Cebel-i Tarık boğazı yapay olarak, yüksek bilim ve teknoloji ile açıldı.
Bu gerçek tarihi ileri gelen Yahudi ve Hristiyan tarihçiler de bilim ve din adamları da çözdüler. Bu gerçek tarih anlatımını destekleyen binlerce, evet binlerce somut bulgu da elde ettiler. Lakin uzayda gördükleri gerçekleri anlatırlarsa herkes Müslüman olur diye endişe ettikleri ve gizledikleri gibi, bu türlü gerçekleri de gizliyorlar. Bu gün elde olan delilleri gören namuslu hiçbir tarihçi ve bilim adamı "İstanbul boğazı yapay değildir. Olmaz öyle şey" diyemez. "Geçmişte yüksek teknoloji yoktu, olmaz öyle şey" de diyemez.
Elde ettikleri bilgileri dünya insanlığından gizliyorlar.
Bundan 7 bin beş yüz sene ile 9 bin beş yüz sene önceki aralıkta, günümüzde İstanbul denilen bölgede Türk hakimiyeti vardı.
O zaman Müslüman Türk kavminin başında, dünyaya ve dünyalara hükmeden bir kumandan olan, Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen, hak peygamber ya da çok büyük veli bir zat olan hazret-i Zülkarneyn vardı. Hz. Zülkarneyn de Türk'tü ve 2 bin yıl yaşadı.
Türkler o zaman sadece dünyaya değil, dünyalara hakimdi. Dünyada tek bir devlet vardı ve onun başında hz. Zülkarneyn vardı. O devirde dünya üzerinde, şimdiki bilim ve teknoloji seviyemizden binlerce kat ileri bilim ve teknoloji vardı. Daha sonra Süleyman a.s. zamanında dünyamızdan bilim ve teknoloji kaldırıldı.
Günümüzde İstanbul dediğimiz bölge de hz. Zülkarneyn'in kontrolündeydi ve önemli bir şehirdi. O devirde İstanbul Boğazı ve Cebel-i Tarık boğazı yapay olarak, yüksek bilim ve teknoloji ile açıldı.
Bu gerçek tarihi ileri gelen Yahudi ve Hristiyan tarihçiler de bilim ve din adamları da çözdüler. Bu gerçek tarih anlatımını destekleyen binlerce, evet binlerce somut bulgu da elde ettiler. Lakin uzayda gördükleri gerçekleri anlatırlarsa herkes Müslüman olur diye endişe ettikleri ve gizledikleri gibi, bu türlü gerçekleri de gizliyorlar. Bu gün elde olan delilleri gören namuslu hiçbir tarihçi ve bilim adamı "İstanbul boğazı yapay değildir. Olmaz öyle şey" diyemez. "Geçmişte yüksek teknoloji yoktu, olmaz öyle şey" de diyemez.
Forwarded from Akademi Dergisi
Ye'cüc ve Me'cüc'ten bir kısmı, hiç gitmedi
Bu gün elimizde, 17 bin yıl, 25 bin yıl ve 35 bin yıl önce inşa edilmiş abideler/anıtlar, şehirler, el aletleri var. Bunların "yüksek bilim ve teknoloji ile" hatta günümüzdekinden yüksek bilim ve teknoloji ile yapıldığı, tartışmaya mahal bırakmayacak kesinlikte gözler önünde...
Bundan yaklaşık 15-17 bin yıl önce Nuh tufanı koptu. O zaman da dünyamızda yüksek bilim ve teknoloji olduğunun çok yüksek sayıda somut ispatı var. O zamanlarda da başka gezegenlere gittiğimizin, başka gezegenlerin başka insan türlerinin bize geldiğinin somut ispatları var.
Bu geliş gidişler, binlerce sene boyunca devam etti ve günümüzde de ediyor. Lakin bir de gelmişken gitmemiş olanlar, kalmışken dünya insanlığından gizlenmiş olanlar var.
Hz. Zülkarneyn zamanında dünyalar savaşı yaşandı. Dünyadaki gayr-i müslim milletler de Müslümanların hakimiyetine girdi ve bir güç unsuru, tehdit unsuru olmaktan çıktılar. Tam bu anda Ye'cüc ve Me'cüc isimli uzaylı iki başka insan türü, ellerindeki yüksek teknolojileri ve yüksek nüfusları ile dünyamıza saldırdılar. Hz. Zülkarneyn bu iki kafir kavme karşı savaşırken yanında en çok da Müslüman Türk milleti vardı. Sonra Ye'cüc ve Me'cüc mağlup oldu. Onlara uzayda bir set de çekildi.
Lakin Ye'cüc ve Me'cüc'ün artıkları dünyamızda kaldı. Kaçamadılar ve korkup yer altındaki mağaralar, tünellere saklandılar. Zaten yüksek bilim ve teknoloji ile yaşamış başka insan türleri oldukları için kısa sürede yer altında gizli üsler kurdular. 7 bin beş yüz senedir dünyamızda yer altında yaşayan başka insan türleri var.
Bu gün elimizde, 17 bin yıl, 25 bin yıl ve 35 bin yıl önce inşa edilmiş abideler/anıtlar, şehirler, el aletleri var. Bunların "yüksek bilim ve teknoloji ile" hatta günümüzdekinden yüksek bilim ve teknoloji ile yapıldığı, tartışmaya mahal bırakmayacak kesinlikte gözler önünde...
Bundan yaklaşık 15-17 bin yıl önce Nuh tufanı koptu. O zaman da dünyamızda yüksek bilim ve teknoloji olduğunun çok yüksek sayıda somut ispatı var. O zamanlarda da başka gezegenlere gittiğimizin, başka gezegenlerin başka insan türlerinin bize geldiğinin somut ispatları var.
Bu geliş gidişler, binlerce sene boyunca devam etti ve günümüzde de ediyor. Lakin bir de gelmişken gitmemiş olanlar, kalmışken dünya insanlığından gizlenmiş olanlar var.
Hz. Zülkarneyn zamanında dünyalar savaşı yaşandı. Dünyadaki gayr-i müslim milletler de Müslümanların hakimiyetine girdi ve bir güç unsuru, tehdit unsuru olmaktan çıktılar. Tam bu anda Ye'cüc ve Me'cüc isimli uzaylı iki başka insan türü, ellerindeki yüksek teknolojileri ve yüksek nüfusları ile dünyamıza saldırdılar. Hz. Zülkarneyn bu iki kafir kavme karşı savaşırken yanında en çok da Müslüman Türk milleti vardı. Sonra Ye'cüc ve Me'cüc mağlup oldu. Onlara uzayda bir set de çekildi.
Lakin Ye'cüc ve Me'cüc'ün artıkları dünyamızda kaldı. Kaçamadılar ve korkup yer altındaki mağaralar, tünellere saklandılar. Zaten yüksek bilim ve teknoloji ile yaşamış başka insan türleri oldukları için kısa sürede yer altında gizli üsler kurdular. 7 bin beş yüz senedir dünyamızda yer altında yaşayan başka insan türleri var.