İran, Güney Azerbaycan’da otonomi isteyen Azerilerin ileri gelenlerini hapisler atmış, İran’ın başka taraflarına sürmüş, onların mallarına el koyarak İranlılara vermiştir. İranlıların Azeri Türklerini İranlılaştırma politikası Şahlık dönemi boyunca devam etmiştir. Şah yönetiminin devrilip İran İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasını takip eden dönemde Azeriler önceki yıllardan daha iyi şartlarla karşılaşmışlardır.
İran’ın bilinen en eski ataları Pers, Furus, Fars ve Parsovalılardır. Firdevsi ünlü destanı Şehnamesinde ve 10 yy’da İRAN- TURAN savaşlarını anlatırken bölgedeki Türk varlığına değinir. 11. yy’ın ilk yarısından itibaren ”Yıva” boyundan kalabalık bir Türkmen grubu İran’a yerleşmiş; 12. yy’da ise Solgurlarla birlikte Avşarlar, Huzistan’ı yurt edinmişlerdir.
10 yy’dan sonra ise yoğun biçimde Türk savaşçıları (Gazneliler, Selçuklular) ve sayısız Türk boyları Orta Asya’dan Ortadoğu’ya ve İran’a akın akın gelmişler ve Güney Azerbaycan’a yerleşmişlerdir. Dil olarak Batı Oğuz Türkçesi’ni kullanmışlar, Arap alfabesiyle yazmışlardır. Ancak 1925-1979 yılları arasında Pehleviler döneminde Türklere zorla Farsça öğretilmek istenmiş ve Azerbaycan Türkçesi yasaklanmıştır.
İran’ın bilinen en eski ataları Pers, Furus, Fars ve Parsovalılardır. Firdevsi ünlü destanı Şehnamesinde ve 10 yy’da İRAN- TURAN savaşlarını anlatırken bölgedeki Türk varlığına değinir. 11. yy’ın ilk yarısından itibaren ”Yıva” boyundan kalabalık bir Türkmen grubu İran’a yerleşmiş; 12. yy’da ise Solgurlarla birlikte Avşarlar, Huzistan’ı yurt edinmişlerdir.
10 yy’dan sonra ise yoğun biçimde Türk savaşçıları (Gazneliler, Selçuklular) ve sayısız Türk boyları Orta Asya’dan Ortadoğu’ya ve İran’a akın akın gelmişler ve Güney Azerbaycan’a yerleşmişlerdir. Dil olarak Batı Oğuz Türkçesi’ni kullanmışlar, Arap alfabesiyle yazmışlardır. Ancak 1925-1979 yılları arasında Pehleviler döneminde Türklere zorla Farsça öğretilmek istenmiş ve Azerbaycan Türkçesi yasaklanmıştır.
İran, tarih boyunca Doğu Türklüğü ile Batı Türklüğü arasında bir duvar ve engel oluşturmuştur.
Türklerin yoğun olduğu Tebriz önemli. bir ticaret merkezi ve İran’ın dördüncü büyük kentidir. İran Türkleri şiidirler. Erkekler genellikle işçi ve memurdur. Türk kadınları ise ev işleriyle uğraşır. İran, tarih boyunca Doğu Türklüğü ile Batı Türklüğü arasında bir duvar ve engel oluşturmuştur. Devam eden bu politikalar karşısında İran Türkleri’nin durumu, her dönemde sıkıntılı olmuştur.
Başta Azerbaycan Türkleri olmak üzere Türkmenler, Kaşkaylar, Horasan Türkleri, Halaçlar, Sungurlar, Ebiverdiler, Kazaklar ve Özbekler gibi Türk halkları İran’ın belirli bölgelerinde yaşamaktadırlar. Bugün İran'da popüler konuşmada Tork sözü Türkî (Turkic) ve Türk (Turkish) kelimelerinin her ikisine işaret eder. İran'da Azeriler en büyük Türk grubudur ve Farsçadaki İran Türkleri adı öncelikle Azerbaycan Türkleri için kullanılmaktadır. Tebriz, İran Türklüğünün siyasi ve kültürel merkezidir.
Türklerin yoğun olduğu Tebriz önemli. bir ticaret merkezi ve İran’ın dördüncü büyük kentidir. İran Türkleri şiidirler. Erkekler genellikle işçi ve memurdur. Türk kadınları ise ev işleriyle uğraşır. İran, tarih boyunca Doğu Türklüğü ile Batı Türklüğü arasında bir duvar ve engel oluşturmuştur. Devam eden bu politikalar karşısında İran Türkleri’nin durumu, her dönemde sıkıntılı olmuştur.
Başta Azerbaycan Türkleri olmak üzere Türkmenler, Kaşkaylar, Horasan Türkleri, Halaçlar, Sungurlar, Ebiverdiler, Kazaklar ve Özbekler gibi Türk halkları İran’ın belirli bölgelerinde yaşamaktadırlar. Bugün İran'da popüler konuşmada Tork sözü Türkî (Turkic) ve Türk (Turkish) kelimelerinin her ikisine işaret eder. İran'da Azeriler en büyük Türk grubudur ve Farsçadaki İran Türkleri adı öncelikle Azerbaycan Türkleri için kullanılmaktadır. Tebriz, İran Türklüğünün siyasi ve kültürel merkezidir.
Türkmen Sahra bölgesinde yaşayan Türkmenler, İran’da “Türklüklerini” en fazla koruyan toplum olarak bilinmektedirler. Çalışmalarını İran'daki Türk dilleri üzerine yoğunlaştıran Türkolog Gerhard Doerfer İran’ı Türk dili açısından şöyle değerlendirmiştir: İran günün birinde eşit haklara sahip olacak dilleri ve kültürleriyle doğunun İsviçre’si durumuna gelebilir, işte o zaman oradaki milletleri bütün yönleriyle iyice araştırmanın vakti gelmiş olacaktır. Böylece, filoloji bilimi ve Türkoloji bugünden tahmin edilmeyecek bir ölçüde zenginleşecektir.
İran ve Türk kelimeleri yanyana geldiğinde sıkça İran ~ Turan ikilemesi kullanılır. Turan adı verilen coğrafya Türklerin ve Türklerle akraba diğer kavimlerin üzerinde yaşamış oldukları, İran ve Çin arasında kalan ve hatta Horasan’ı içerisine alan kısımdır. İran ise Aryen kavimlerinin üzerinde yaşamış olduğu ve Turan ile Mezopotamya arasında kalan toprakların adıdır. Çoğu zaman İran’dan kastedilen Farslar ve Turan’dan kastedilen de Türkler olduğu düşünülür. İranlılar doğularında yaşayan kavimleri Turan olarak adlandırmışlar ve Ceyhun Nehri’nin kuzeyinde yaşayan bütün kavimleri bu isimle adlandırmışlardır. Buna göre, İran ve Turan arasındaki doğal sınır Ceyhun Nehri’dir.
1939 yılı bilgilerine esasen İran’da nüfus sayısı 16. 6 milyon idi. Bunların 5.5 milyonu Güney Azerbaycan’da yaşamaktaydı.
Azerbaycan’ın en büyük şehri olan Tebriz’de 300 bin kişi yaşıyordu. Genellikle Güney Azerbaycan nüfusunun %20’si şehirlerde, %80’i ise köylerde oturuyordu. Azerbaycan bütün İran’da nüfusun en yoğun yaşadığı bölge idi. Nüfus sayımı ile ilgili olarak 1937-1938 yıllarında Sovyet Azerbaycanı’ndan 50 bin insan Sovyet vatandaşı olmadığı için eski İran tebaları gibi Güney Azerbaycan’a sürgüne gönderildiğini belirtmek gerekir.
İkinci Cihan Savaşı yıllarında Güney Azerbaycan’da 90 sanayi kurumu, 25 küçük elektrik enerji santralı vardı. Sene içerisinde 1 milyon ton buğday, 256 bin ton çeltik, 24 bin ton nohut, 135 bin sentner pamuk toplanmaktaydı. 30. yılların sonlarında Azerbaycan’da 7 milyon küçükbaş, 720 bin büyükbaş hayvanın 15 bini katır, 15 bini deve vb. olduğu belirtiliyor
Azerbaycan’ın en büyük şehri olan Tebriz’de 300 bin kişi yaşıyordu. Genellikle Güney Azerbaycan nüfusunun %20’si şehirlerde, %80’i ise köylerde oturuyordu. Azerbaycan bütün İran’da nüfusun en yoğun yaşadığı bölge idi. Nüfus sayımı ile ilgili olarak 1937-1938 yıllarında Sovyet Azerbaycanı’ndan 50 bin insan Sovyet vatandaşı olmadığı için eski İran tebaları gibi Güney Azerbaycan’a sürgüne gönderildiğini belirtmek gerekir.
İkinci Cihan Savaşı yıllarında Güney Azerbaycan’da 90 sanayi kurumu, 25 küçük elektrik enerji santralı vardı. Sene içerisinde 1 milyon ton buğday, 256 bin ton çeltik, 24 bin ton nohut, 135 bin sentner pamuk toplanmaktaydı. 30. yılların sonlarında Azerbaycan’da 7 milyon küçükbaş, 720 bin büyükbaş hayvanın 15 bini katır, 15 bini deve vb. olduğu belirtiliyor
Çinliler her bir yandan çöküyorlar
CRI Türkçe de çatırdıyor. Kavga ettiler.
Koca bir günde birkaç yeni yayın yaptılar, diğerleri hep önceki yayınların tekrar paylaşılması. Üstelik son 8-10 saattir ise tekrar yayın bile yapamadılar. Çünkü gün içinde ekip arasında kavga çıktı, birbirlerine girdiler.
CRI Türkçe'nin başındaki Sabetaycı gizli Yahudi Michael Kuyucu, ekipten başka biri ile kavga etti. Kavgaya ekibin Çinlilerin aşırı baskısı altında olması sebep oldu.
CRI Türkçe de çatırdıyor. Kavga ettiler.
Koca bir günde birkaç yeni yayın yaptılar, diğerleri hep önceki yayınların tekrar paylaşılması. Üstelik son 8-10 saattir ise tekrar yayın bile yapamadılar. Çünkü gün içinde ekip arasında kavga çıktı, birbirlerine girdiler.
CRI Türkçe'nin başındaki Sabetaycı gizli Yahudi Michael Kuyucu, ekipten başka biri ile kavga etti. Kavgaya ekibin Çinlilerin aşırı baskısı altında olması sebep oldu.
Çinliler, Kuyucu'yu arayıp herkesin Çin'e ve Çinlilere vurmaya ufak ufak başladığı şu günde, Çin'i ve Çinlileri iyi/hoş gösteren yayınlar yapmalarını istediler.
Kuyucu da baktı, araştırdı ama paylaşacak bir şey bulamadı. Tutup Çin İstanbul Başkonsolosunun eski haberini yeni gibi verdi. Altına da Aydınlık'ı kaynak gösterdi. Ben gün içinde yaptığım yayınlarda bunun eski haber olduğunu ve haberde doğruların anlatılmadığını yazdım. Üstüne Başkonsolosun Aydın Doğan medyasından ricacı olduğunu ama ikna edemediğini de yazdım. Üstüne CRI Türkçe'de çıkan bir kaç haberin ekran görüntüsünü alıp verilmek istenen mesajların doğru olmadığını, Çinlilerin basit basın oyunları yapmak istediğini yazdım ve onların mesajlarının aksine mesajları ekran görüntülerinin altlarına yazdım. Ne kadar haksız oldukları ve basın güçleri olmadığı, millet üzerinde yeterince tesirli olamadıkları iyice gözler önüne çıktı.
Bunun üzerine Çinliler bu rezilliğin bütün faturasını CRI Türkçe'nin ekibine kesmek istedi. Arayıp sağlam fırça çektiler "Biz size bu kadar para veriyoruz. Bunun için mi veriyoruz. Size bu kadar imkan sağlıyoruz, masraf ediyoruz. Karşlığında ne buluyoruz, eski bir haberi yeni gibi veriyorsunuz." ayarına kadar sert fırça çektiler.
Kuyucu önce sakin kalmak istedi ama hem kendisi hem ekibi kaç gündür zaten aşırı gerilmişti. Sonra olan oldu, birbirlerine girdiler. Kuyucu'nun tartıştığı ekip üyesi kovuldu mu istifa mı etti anlaşılmadı ama çekti gitti. Ardından Kuyucu ekibinin içinde, Çinlilere gıyabında atarlandı ve "Haber yap, iyi göster diyorsunuz ama ne yapacağımı siz de söyleyemiyorsunuz. Ben bu durumda ne yapacağım" mealinde yüksek sesle konuşmalar yaptı.
Gün içinde "Sputnik de dünya genelinde yayın gücünü Çin'in aleyhine çevirecek" dememden sonra Kuyucu zaten pes etmişti. Birçok basın kuruluşunun ismini saydıktan sonra üzerine Sputnik'i de saydı ve "Bunların hepsi karşımızda olduktan sonra biz burada ne yapabiliriz." demişti.
Belki birkaç hafta daha direnebilirler ama sonrasında CRI Türkçe'nin yayınları durur. Çok daha zorlarlarsa yayınlar durmaz ama yayın kalitesi dibe vurur. Çünkü daha da liyakatsiz bir ekip çalıştırmak zorunda kalırlar. Türkiye'de basın ve medyayı kontrollerinde tutan gizli Yahudilerden ve gizli Ermenilerden hiç kimse, şu şartlar dahilinde CRI Türk'e gidip çalışmaz. Kendini yakmaz.
Kuyucu da baktı, araştırdı ama paylaşacak bir şey bulamadı. Tutup Çin İstanbul Başkonsolosunun eski haberini yeni gibi verdi. Altına da Aydınlık'ı kaynak gösterdi. Ben gün içinde yaptığım yayınlarda bunun eski haber olduğunu ve haberde doğruların anlatılmadığını yazdım. Üstüne Başkonsolosun Aydın Doğan medyasından ricacı olduğunu ama ikna edemediğini de yazdım. Üstüne CRI Türkçe'de çıkan bir kaç haberin ekran görüntüsünü alıp verilmek istenen mesajların doğru olmadığını, Çinlilerin basit basın oyunları yapmak istediğini yazdım ve onların mesajlarının aksine mesajları ekran görüntülerinin altlarına yazdım. Ne kadar haksız oldukları ve basın güçleri olmadığı, millet üzerinde yeterince tesirli olamadıkları iyice gözler önüne çıktı.
Bunun üzerine Çinliler bu rezilliğin bütün faturasını CRI Türkçe'nin ekibine kesmek istedi. Arayıp sağlam fırça çektiler "Biz size bu kadar para veriyoruz. Bunun için mi veriyoruz. Size bu kadar imkan sağlıyoruz, masraf ediyoruz. Karşlığında ne buluyoruz, eski bir haberi yeni gibi veriyorsunuz." ayarına kadar sert fırça çektiler.
Kuyucu önce sakin kalmak istedi ama hem kendisi hem ekibi kaç gündür zaten aşırı gerilmişti. Sonra olan oldu, birbirlerine girdiler. Kuyucu'nun tartıştığı ekip üyesi kovuldu mu istifa mı etti anlaşılmadı ama çekti gitti. Ardından Kuyucu ekibinin içinde, Çinlilere gıyabında atarlandı ve "Haber yap, iyi göster diyorsunuz ama ne yapacağımı siz de söyleyemiyorsunuz. Ben bu durumda ne yapacağım" mealinde yüksek sesle konuşmalar yaptı.
Gün içinde "Sputnik de dünya genelinde yayın gücünü Çin'in aleyhine çevirecek" dememden sonra Kuyucu zaten pes etmişti. Birçok basın kuruluşunun ismini saydıktan sonra üzerine Sputnik'i de saydı ve "Bunların hepsi karşımızda olduktan sonra biz burada ne yapabiliriz." demişti.
Belki birkaç hafta daha direnebilirler ama sonrasında CRI Türkçe'nin yayınları durur. Çok daha zorlarlarsa yayınlar durmaz ama yayın kalitesi dibe vurur. Çünkü daha da liyakatsiz bir ekip çalıştırmak zorunda kalırlar. Türkiye'de basın ve medyayı kontrollerinde tutan gizli Yahudilerden ve gizli Ermenilerden hiç kimse, şu şartlar dahilinde CRI Türk'e gidip çalışmaz. Kendini yakmaz.
İran ekonomik/ticari savaşa değil, gerçek bir askeri savaşa hazırlanıyor. Resmi açıklamalar tam aksi yönde olsa da kapalı kapılar arkasında gerçekler konuşuluyordu. Her an bir harbin patlak vermesi ihtimali üzerine konuşuyorlardı. Şimdi harbe hazırlıkları eylem aşamasına geçti. Mümkün olduğunca fark ettirmeden ve gizli tutarak her an patlaması beklenen bir harbe ufak ufak hazırlanmaya başladılar.
İranla Çin'in Dışişleri Bakanlarının görüşmesi de çok kötüydü. Moralleri bozuk, ümitleri yok, perişan haldeler ama resmi açıklamaları tam aksi yönde yapıyorlar.
İran'ın yüzlerce askeri ve siyasi yetkilisi, son 24 saat içinde vakitlerini en çok da bana küfürler ederek geçirdiler.
İranla Çin'in Dışişleri Bakanlarının görüşmesi de çok kötüydü. Moralleri bozuk, ümitleri yok, perişan haldeler ama resmi açıklamaları tam aksi yönde yapıyorlar.
İran'ın yüzlerce askeri ve siyasi yetkilisi, son 24 saat içinde vakitlerini en çok da bana küfürler ederek geçirdiler.
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Dünyada en çok Türk taraftara sahip olan takım, İran işgali altındaki Güney Azerbaycandaki Traktör Sazi'dir.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
"Haray haray men Türkem"
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, işgal altında tuttukları Güney Azerbaycan'ın Tebriz şehrinde hayatının şoklarından birini yaşadı.
Tebriz'deki Türkler Ruhani'nin yüzüne karşı "Biz Türküz, ana dilde eğitim istiyoruz" diye bağırdılar.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, işgal altında tuttukları Güney Azerbaycan'ın Tebriz şehrinde hayatının şoklarından birini yaşadı.
Tebriz'deki Türkler Ruhani'nin yüzüne karşı "Biz Türküz, ana dilde eğitim istiyoruz" diye bağırdılar.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Güney Azerbaycan İran değildir. Azerbaycan'ın da Güney Azerbaycan'ın da ana vatan Türkiye ile birleşme vakti gelmiştir.
Kadir Gecesine Dair Mühim Bir Sohbet ... Seyfettin ALKAN Hocaefendi Anlatıyor :
https://bit.ly/2VSN4lz
https://bit.ly/2VSN4lz
YouTube
Seyfettin Alkan Hoca anlatıyor: Kadir gecesi hangi gecedir | Akademi Dergisi
Dikkat! Paylaşımlarımızı güncel olarak takip etmek istiyorsanız buradaki notu mutlaka okuyun: Bizi, gerçek sahibi CIA olan Amerikan sosyal ağlarında TAMAMEN ...
Rasulullah (s.a.v)'in Ramazan Hutbesi Selmân-ı Fârisi (r.a) anlatıyor: Resûl-i Ekrem Efendimiz, Şabanın son gününde bize irâd ettiği bir hutbede şöyle buyurdular:
— Ey insanlar, büyük ve mübarek bir ay yaklaştı, gölgesi başınıza geldi. Bu öyle bir ay ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi vardır. Allahü Teâlâ Hazretleri o mübarek ayın gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde namazı meşru kıldı. Bu ayda küçük büyük bir hayır yapan başka aylarda bir farz edâ etmiş gibi sevaba nail olur. Bu ayda bir farz ifâ etmek başka aylardaki yetmiş farz yerine geçer. Bu ay, Allah için açlık ve susuzluğun, tâat ve ibâdetin meşakkatlerine sabır ve tahammül ayıdır. Bu ay mü'minin rızkını artıracak aydır. Bu ayda her kim bir oruçlu mü'mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş, günahının bağışlanmasına ve ateşten âzâd olmasına sebep olduğu gibi, oruçlunun ecrinden de hiçbir şey eksiltmeksizin, onun ecri kadar sevaba nail olur. As-hab'dan bazıları:
— Yâ Resûlallah, hepimiz oruçluya iftar edecek birşey verecek durumda değiliz, dediler. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimiz:
— "Allahü Teâlâ bu sevabı bir tek hurma ile bir içim su ile, bir yudum süt ile oruçlu mü'mine iftar ettirene de verir", buyurdular.
— Bu ayın evveli rahmet, ortası mağrifet, sonu da cehennemden kurtulmaktır. Bu ayda her kim, kölesinin, hizmetçisinin işini hafifletirse, Allah onu ateşten azad eder. Binaenaleyh, bu ayda şu söyleyeceğim dört hasleti fazlasıyla bulundurmaya çalışınız. Bu dört hasletten ikisinde Rabbınızı razı kılarsınız, diğer ikisinden ise hiçbir vakitte müstağni olamazsınız.
Rabbınızın rızasına sebep olan hasletlerin birisi, Kelime-i Şehâdet'e devam etmeniz, diğeri Allah'dan mağfiret dilemenizdir. Müstağni olmayacağınız iki hasletin biri, Allahü Teâlâ'dan cenneti dilemek, diğeri cehennemden Allah'a sığınmaktır.
Her kim, oruçluya bir yudum su verirse, Allahü Teâlâ ona, benim havzımdan öyle bir su içirecektir ki, cennete girinceye kadar bir daha susuzluk çekmeyecektir. (Buhârî)
— Ey insanlar, büyük ve mübarek bir ay yaklaştı, gölgesi başınıza geldi. Bu öyle bir ay ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi vardır. Allahü Teâlâ Hazretleri o mübarek ayın gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde namazı meşru kıldı. Bu ayda küçük büyük bir hayır yapan başka aylarda bir farz edâ etmiş gibi sevaba nail olur. Bu ayda bir farz ifâ etmek başka aylardaki yetmiş farz yerine geçer. Bu ay, Allah için açlık ve susuzluğun, tâat ve ibâdetin meşakkatlerine sabır ve tahammül ayıdır. Bu ay mü'minin rızkını artıracak aydır. Bu ayda her kim bir oruçlu mü'mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş, günahının bağışlanmasına ve ateşten âzâd olmasına sebep olduğu gibi, oruçlunun ecrinden de hiçbir şey eksiltmeksizin, onun ecri kadar sevaba nail olur. As-hab'dan bazıları:
— Yâ Resûlallah, hepimiz oruçluya iftar edecek birşey verecek durumda değiliz, dediler. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimiz:
— "Allahü Teâlâ bu sevabı bir tek hurma ile bir içim su ile, bir yudum süt ile oruçlu mü'mine iftar ettirene de verir", buyurdular.
— Bu ayın evveli rahmet, ortası mağrifet, sonu da cehennemden kurtulmaktır. Bu ayda her kim, kölesinin, hizmetçisinin işini hafifletirse, Allah onu ateşten azad eder. Binaenaleyh, bu ayda şu söyleyeceğim dört hasleti fazlasıyla bulundurmaya çalışınız. Bu dört hasletten ikisinde Rabbınızı razı kılarsınız, diğer ikisinden ise hiçbir vakitte müstağni olamazsınız.
Rabbınızın rızasına sebep olan hasletlerin birisi, Kelime-i Şehâdet'e devam etmeniz, diğeri Allah'dan mağfiret dilemenizdir. Müstağni olmayacağınız iki hasletin biri, Allahü Teâlâ'dan cenneti dilemek, diğeri cehennemden Allah'a sığınmaktır.
Her kim, oruçluya bir yudum su verirse, Allahü Teâlâ ona, benim havzımdan öyle bir su içirecektir ki, cennete girinceye kadar bir daha susuzluk çekmeyecektir. (Buhârî)