İşte Çin'in, işgal altında tuttuğu Doğu Türkistan'da yıktığı camiler:

Kiriye İytgah Camii,
Kargalık Camii,
Wusu Camii,
Aksu Reste Camii,
Aksu İgerçi Camii,
Aksu Yeni Bazar Camii,
Urumçi Daven Camii,
Urumçi Derya Büyük Camii,
Urumçi Senxihang za Camii,
Durbulcin ilçesi Camii,
Gulca İttifak yolu Camii,
Gulca Dugliag Camii,
Maydağ Camii,
Karamay Garbi Petrol Bölge Camii,
Karamay Kızıl Bayrak Yolu Camii,
Korla Ak Camii,

Korla Tövenki Dervaze Camii,
Korla Şehir Camii,
Gulca Yukarı Hunghai Camii,
Turfan Şehir Bağri kent Camii,
Kumul 1 ve 2 Camileri,
Hoten Gucan Dervaza Camii,
Hoten iytgah Camii,
Hoten At Pazarı Camii,
Hoten Nur bulak Camii,
Hoten Dogliang Camii,
Hoten Kızıl Dervaza Camii,
Hoten Odun Pazarı Camii,
Hoten Güllük köprü Camii,
Hoten Beytullah Camii,
Hoten Büyük Camii,
Hoten Yedi Kızlarım Camii

"Eğer evinizin arka kapısından çıkarsanız, polis soruşturmaya gelebilir."

Çin işgali altındaki Doğu Türkistan, dünyanın en büyük kapalı ceza evine dönüştürülmüş vaziyette...

"Müslüman Uygur kadınlarına toplama kamplarında zorla domuz eti yedirilip içki içirildi."

Çin'in zulmü iyice haddi aştı.

Kadınlar kocalarından ayırılıyor ve başlarında erkek kalmamış Müslüman kadınların evlerine devlet zoruyla Çinli erkekler yerleştiriliyor.

Çıldırdı

Telegram'ın kaldırdığı paylaşımları hemen tekrar paylaşmamızdan sonra krizlere giren Şi, üstüne bir de konseyin ne kararlar aldığını, AKPKK'nin ne yapacağını, Trump'ın tavırlarını, bizim de sert ve kararlı duracağımızı yazdığım yayınlardan sonra tam anlamı ile çıldırdı.

Elindeki dosyaları masasına vurup durdu. Adamlarına bağırdı, çağırdı, küfürler etti. Şöyle konuştu:

"Ben size demedim mi paylaşım falan yapmayacaklar, mani olacaksınız. Bunlar buradan vurup duracaklardır. Bütün Müslüman ülkeleri ayağa kaldıracak çalışmalar yapıyorlar. Bunlarla birlikte düşmanız olan herkes buradan üzerimize yürüyecektir. Ne yapıyorsunuz siz, aptal mısınız siz. Anlamıyor musunuz, engel olun. Başka bir şey yapmayacaksınız. Tek yapmanız gereken şunlara engel olmak. Hadlerini bildirin. Ne yapıyorsunuz siz, uyuyor musunuz. Def olun, yıkılın karşımdan. Görmesin gözlerim sizleri.

Doğu Türkistan'dan hiç kimsenin, dışarı ile, başka ülkelerle, başka ülkelerin basın yayın organları ile irtibatı olmayacak. Hiçbir görüntü, video, resim, haber sızmayacak. Bundan sonra bu hususa daha çok dikkat edin. İşinizi doğru düzgün yapın. Şimdi def olun gidin karşımdan."

Basit basit adamlar.

Bunları, koca bir ittifaktan kovduk, dünyada yalnız bıraktık, hileci, zalim ve ahlaksız yüzlerini gözler önüne serdik, perişan hallere düştüler ve bize saldırmak için çırpınıp durup hiçbir şey yapamadılar. Şu Telegram, bir günlük paylaşımlarımızı sildi diye keyiften köşe olabildiler. Ne kadar da basitler...

İnsan, koca koca devletleri bu kadar basit adamların yönettiğine inanamıyor ama Ruhani, paylaşımlarımızın silindiğini gördüğü sabah saatlerinde çok mutlu, neşeli idi. Öğle saatlerinde ise büyük bir şok yaşadı. Sessizliğe büründü, durgunlaştı.

"Türkler ve Ruslar bizi oyuna getirdi."

Adamları ile bir toplantı yaptı. ABD'ye karşı aldıkları tavırda tek başlarına, yalnız kaldıklarını konuştular.

Ruhani, toplantıda şu mealde konuşmalar yaptı:

"Rusya'nın böyle bir konuşma (Biz itfaiye değiliz, İran dürüst değil konuşması) yapması hiç beklediğimiz bir şey değildi. Bu, bizi bitirmek için açık bir hamleydi. Şimdiye kadar Türkiye'deki muhaliflerle (bizi kastediyor) müttefiklik mevzuunda bizim için olumlu olacağını düşündüğümüz için onların doğrultusunda hamleler yapmıştık. (Yalan söylüyor, ihbar ettiğimiz tonlarca uyuşturucuyu buldurup çökmenin haricinde hiçbir şey yapmadılar) Bu duruşumuz, bu hamlelerimiz düşman grubu (Ankebut Ağı'nı) bizim üzerimize daha çok çekti. Türkler ve Ruslar bizi oyuna getirdi. Çin'i ve bizi hedef yaptılar. Şimdi herkes başının çaresine bakacak ve biz de kendi ülkemizde Türklere karşı, Amerika ve diğer düşmanlara karşı verebileceğimiz zararları araştırıp bir an önce onlara karşı adımlar atacağız. Bundan sonra sertleşeceğiz. Bundan sonra onlara ticari konularda engeller çıkartacağız, bu yaptıklarını onlara pahalıya ödeteceğiz. Şimdi herkes işinin başına dönsün ve bir an önce araştırmalarını yapsın."

Savaşacak durumda bir İran halkı yok.

İranlılar liderlerine seslendi: Sadece hayatımızı düşünüyoruz

Tahran hattında gerilimin artmasıyla birlikte İranlılar, günlük temel ihtiyaçlarıyla ilgili endişelerini daha yüksek sesle dile getirmeye başladı.

70 yaşındaki emekli memur Cunti “İranlılar içinde bulunulan koşullarda savaştan çok daha yaşamlarına dair endişe duyuyor” dedi.

CNN’in haberine göre 37 yaşındaki İranlı işadamı Rıza Sahiri de yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Trump’ın yaptırımlarından bir yıl sonra kaybedecek bir şeyimiz kalmayacak. Dış ilişkiler politikamızı gözden geçirmeliyiz. Dış yatırımlara izin vermeliyiz.”

19 yaşındaki öğrenci Siba, “Savaş durumunda İran'dan ayrılmayacağım ancak ailemle birlikte uzak bir bölgeye gideceğim. Sadece barış sağlandığında geri döneceğim” dedi.

Beyaz Saray, Tahran’a tutumunu değiştirme çağrısında bulunurken Trump dün ABD'nin İran ile savaşın eşiğine gelmeyeceğine dair umutlu olduğunu söyledi. İran lideri Ali Hamaney geçen salı günü yaptığı açıklamada ABD ile bir savaş olmayacağını ancak Washington yönetimi ile müzakere de edilmeyeceğini söyledi.

İranlı bir yetkili, ABD’nin İran’ın petrol satmasını engelleme çabasına karşılık Tahran yönetiminin Hürmüz Boğazı’nı kapatacağını aktardı. İran halkı ABD’nin yaptırımlarının ardından ekonominin daha da kötüye gitmesinden endişeli.

ABD’nin 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından yabancı şirketler İran’ı terk etti. Ayrıca İran riyali düştü ve fiyatlar da yükseldi.

Devrim Muhafızları Iraklı milisleri savaşa hazırlıyor

ABD - İran savaşı kapıda

The Guardian gazetesinin iddiasına göre, İran Devrim Muhafızları’nın yurtdışı kolu Kudüs Gücü'nün Komutanı Kasım Süleymani, kısa bir süre önce Tahran’ın müttefiği olan Iraklı milislerin bazı liderleri ile bir araya gelerek, kendilerinden ‘vekalet savaşına’ hazırlanmalarını istedi.

İki üst düzey istihbarat kaynağına dayandırılan haberde, Süleymani’nin üç hafta önce Bağdat'ta bir araya gelmek üzere bu milislerin bazı liderlerini çağırdığı ve onlarla ‘gelecek savaşa’ hazırlık konusunu tartıştığı bildirildi.

‘Bu görüşme silahlanma çağrısından fazlaydı” ifadesini kullanan kaynağa göre, bu kez Süleymani’nin son beş yılda Iraklı Şii gruplarının liderleriyle yaptığı görüşmelerden oldukça farklıydı.

ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından iki gün önce yapılan açıklamada, Irak'ta acil durumda çalışmayan tüm hükümet çalışanlarının ülkeyi terk etmesi istenmişti.

Açıklamada, İran ile Basra Körfezi'nde artan askeri gerilim nedeniyle, ABD'nin Bağdat Büyükelçiliği ve Erbil Başkonsolosluğu’nda elzem ve acil görevlerde bulunmayan tüm personelin ülkeyi terk etmesi talimatı verilmişti. ABD'nin Bağdat Büyükelçiliği de, her iki temsilcilikte de normal vize hizmetlerinin geçici olarak durdurulduğunu açıklamıştı. Büyükelçilik ayrıca, artan gerilimler nedeniyle ABD vatandaşlarına Irak'a seyahat uyarısında bulunmuştu.

ABD’nin istihbarat raporlarının, İran'ın desteklediği Şii militanların Irak'taki ABD üsleri yakınında roket konuşlandırıldığını iddia etmesi, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun geçtiğimiz hafta Irak’a sürpriz bir ziyarette bulunmasına yol açmıştı.

Pompeo, dört saatlik ziyaretinde, Başbakan Adil Abdulmehdi ve Cumhurbaşkanı Berham Salih ile bir araya gelmişti.

ABD Dışişleri Bakanı ziyaret nedenini, “Iraklı liderlere Irak’ın bağımsız ve egemen bir ulus kalmasını garanti etmeye devam edeceğimize dair güvence vermek istedim” sözleriyle açıklamıştı.

İstihbarat kaynakları, son yıllarda milislerin savaş planlarının mimarı olan Süleymani ile yapılan söz konusu toplantıya Haşdi Şabi milislerinin liderlerinin de katıldığı bilgisini verdi.

Diğer taraftan, Irak'ta üst düzey bir yetkili, bu toplantının ardından,Tahran'ın hamleleriyle ilgili kaygıları ve Irak'taki müttefik milislerini kendi adına mücadele etmeye zorlama çabalarını dile getirmek için birkaç Batılı yetkili ile bir araya geldi.

Sayın Putin de Rusya'da adamları ile toplantı yaptı.

Dışişleri Bakanı Sayın Lavrov, Savunma Bakanı Sayın Şoygu ve başka üst seviye isimler de toplantıya katıldı. Hızlı değişen dengelere ve nasıl tavırlar takınacaklarına dair konuştular. Her hususta, detaylarına kadar tam bir fikir birliği içindeyiz. Sayın Putin, benim Telegram'da yaptığım değerlendirmelerle birebir uyuşan değerlendirmeler yaptı. Detayları elbette vermeyeceğim, yazmayacağım ama bilinmeli ki Rusya ile hem gerçek müttefikleriz hem de Rusya da icabı halinde, yolunu ayırdığı Çin'e ve İran'a bizim kadar sert tavırlar da takınacak. Ve Rusya da tıpkı bizim gibi, Ankebut Ağı'nın Çin ve İran'ın hakkından gelmek varken gereksiz yere cepheyi genişletmemesini ve olmadık mücadeleler içerisine girmemesini ümit ediyor.

Yeni Şafak da dahil olmak üzere İslamcı ya da diğer tabirle yandaş basın ve medyaya talimatlar verildi. Yavaş yavaş ses getirmeleri istendi.

Çinli bilgisayar korsanları şu anda Telegram'ın sistemlerine saldırıyor. Lakin varlık gösteremiyorlar, bir sorun çıkmıyor.

Kılıçdaroğlu, paylaşımlarımı okurken kendi kendine konuştu ve "Ohoo bu dengeler bizim ümitlerimizi kırıyor. Bu gelişmeler Ankebut Ağı'nı güçlendiriyor. Tayyip buradan yürürse bizim bütün çabalarımız boşa gider." dedi.

Hakkımdaki şikayeti geri çektirmişsin Abdullah?

Başkası üzerinden şikayet dilekçesi verdirince, arkasında senin olduğunu çözemeyecek kadar basit bir teşkilat gibi mi duruyoruz?

Nerelerde, kimlerle neler konuştuğunu biliyoruz. Çok meselede hatalı bakış açılarına, yanlış değerlendirmelere sahipsin. Şartlar hiç de senin ve etrafındakilerin değerlendirdiği gibi değil. Bizim cemaatimiz, sizin gizli Hıristiyan cemaatinizi zorlanmadan ezip geçebilecek güce sahip. Akıntıya karşı kürek çekiyorsunuz. Kısa süre sonra aciz düşecek, mağlup olacak ve asılacaksınız.