Süleyman Hilmi Tunahan'ın türbesinin Alman Çeşmesi ile benzerliği iddiasına yanıt veren Denizolgun, "Kubbeli yapı, sizin isnat ettiğiniz gibi çeşmeden dolayı değil. Orta Asya'daki Nakşi tarikat büyüklerinin türbe mimarisinden kaynaklı. Dilerseniz, Nakşibendi tarikatının kurucusu, Şahı Nakşibend K.S Hazretlerinin türbesine bakabilirsiniz. Abdullah Gücdevani K.S Hazretlerinin türbesine bakabilirsiniz. İmamı Rabbani K.S Hazretlerinin türbesine, hatta Emir Timur Hanın türbesine bakabilirsiniz. Daha nice benzer yapılar, mimariler bulabilirsiniz" yorumunda bulundu.
Fakat Denizolgun'un iddiasının aksine Nakşibendiliğin kurucusu Muhammed Bahaüddin Nakşibend'in Özbekistan Buhara'da bulunan türbesinin üzeri açık...

"Abdullah Gücdevani" isminde bir Nakşibeni büyüğü bulunmuyor. Yine Özbekistan'da bulunan Hâcegân büyüğü Abdülhâlik Gucdüvânî'nin kabrinin de üzeri açık...

İmam-ı Rabbani Hazretleri ile Emir Timur türbelerinin mimarisi ve kubbe formları ise Süleyman Hilmi Tunahan'ın türbesiyle benzerlik göstermiyor.

'ALMAN ÇEŞMESİ'NDEN CIA'NİN TEKKESİNE...

Süleyman Hilmi Tunahan'ın kabri ile Sultanahmet'teki "Alman Çeşmesi" arasında benzerlik kurulmasının ardında ise kökleri tarihe uzanan, Almanya merkezli ayrıntılar bulunuyor...

II. Dünya Savaşı sırasında esir düşen 5 milyon Sovyet askeri içindeki bir milyona yakın Müslüman Türk'ü kendi saflarına katan Alman Nazi ordusu, Sovyetler Birliği'ndeki Müslüman azınlıklar üzerine çalışan Türkoloji profesörü Gerhard von Mende’nin tavsiyesiyle Türk kökenli askerleri Münih’te üslendirdi. Mende, azınlıkları komünistlere karşı "beşinci kol"olarak kullanma fikrinin öncüsüydü.
Mende’nin faaliyetlerinden, ucu yine Karacaahmet Mezarlığı'na çıkan yalnızca bir örnek üzerinde durabiliriz.

Süleyman Hilmi Tunahan'ın tarikat silsilesi bugün Özbekistan eyaleti olan Namangan'ın Tus kasabasından Mevlana Salahuddin bin Siracüddin’e ulaşıyor.

Süleyman Hilmi Tunahan'ın şeyhinin şehri Namangan doğumlu olan Nureddin Nemangani, 1941’de o dönem bulunduğu Ukrayna'da Almanlara esir düşer. Nemangani, esir düştükten bir ay sonra gönüllü olarak Naziler'in 'Türkistan Lejyonu'na katılır. Türkistan Lejyonu İmamı olan Nemangani, Sovyetler'e karşı cephede de savaşmaya devam eder...

Nemangani 1945 yılında savaş bittiğinde İtalya’da Amerikalılara teslim olur. İki yıl sonra Amerikalılar Nemangani ve diğer Türkistanlıları Münih’e getirerek serbest bırakır...

II. Dünya Savaşı'ndan sonra, yenilen Alman Ordusu'nun İstihbarat Şefi Reinhard Gehlen, kendi ajan ağını CIA'e devretme konusunda ABD ile anlaşmış ve CIA'den Frank Wisner'in denetimi altında çalışmaya başlamıştır. CIA, Münih yakınlarındaki Pullach köyünde oluşturulan bir yerleşkede Hitler’in askeri istihbarat yapısının ABD için yeniden kurulmasını sağlamak istemektedir.

Nemangani ve diğer Türkistanlıların Münih’te serbest bırakılması ilginçtir...
1950 yılına kadar Münih’te kalan Nemangani, o yıl ağustos ayında Türkiye’ye gitmeye karar verir ve yola çıkar.

Nemangani'nin Gerhard von Mende’nin tavsiyesiyle Türkiye'ye geldiği nedense pek dillendirilmez...

Nemangani Türkiye'de Süleyman Hilmi Tunahan'ın talebelerinden Mustafa Çırpanlı'dan ders alır. 1957'de Almanya'ya giderek Münih Camii imamı olur. 1976 yılına kadar Baş İmamlık görevini sürdürür.

6 Eylül 2001'de hayatını kaybeden Nemangani'nin mezarı da İstanbul Karacaahmet mezarlığındadır. Eski AKPKK Milletvekili olan Fatih Süleyman Denizolgun, Süleymancılar cemaatinin mevcut yönetimi için "S.S teşkilatı" ifadesini kullanmıştı.

TENZİLE ERDOĞAN'IN VASİYETİ...

Tunahan'ın kabri ile ilgili bir diğer önemli ayrıntı ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın aile mezarlığı ile Süleyman Hilmi Tunahan'ın türbesinin yan yana olması... İddialara göre Tenzile Erdoğan Süleyman Hilmi Tunahan’a bağlı olduğu için onun yanına defnedilmeyi vasiyet ediyor.

2011 yılında hayatını kaybeden Tenzile Erdoğan, vasiyeti üzerine Süleyman Hilmi Tunahan'ın kabrinin yanına defnediliyor. 1988 yılında vefat eden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın babasının kabri de Kasımpaşa'daki Kulaksız Mezarlığı'ndan Karacaahmet Mezarlığı'na, Tenzile Erdoğan'ın yanına naklediliyor.

DENİZOLGUN'DAN AÇIKLAMA

Fatih Süleyman Denizolgun, Odatv'nin haberi üzerine sosyal medya hesabından "Odatv'ye Tekzip Yazısı!" başlıklı bir açıklama kaleme aldı.

Süleyman Hilmi Tunahan'ın mezarı için daha önce "Orta Asya'daki Nakşi tarikat büyüklerinin türbe mimarisinden kaynaklı"diyen Denizolgun, önceki sözlerini tekzip ederek "Dedemin K.S kabri şerifi, kubbeli yapı altında direkt açık toprak altında ve bir anıt kabir/lahit/anıt mezar niteliği asla taşımamaktadır" dedi.

Önceki paylaşımında Tunahan'ın kabrine örnek olarak "Abdullah Gücdevani K.S Hazretlerinin türbesine bakabilirsiniz" diyen Denizolgun, yeni yayınladığı tekzip açıklamasında Abdülhâlik Gucdüvânî'nin türbesi ile ilgili olarak "Heralde, böyle bir kabir Türkiye'nin hiçbir yerinde olmasa gerek!" dedi.

Önceki paylaşımında "Dilerseniz, Nakşibendi tarikatının kurucusu, Şahı Nakşibend K.S Hazretlerinin türbesine bakabilirsiniz" diyen Denizolgun tekzip paylaşımında, "Şahı Nakşibend Hazretlerinin kabrinin çok yakınında olan, başka bir türbe olduğu ifade edilen resmi paylaşıyorum" dedi.
Denizolgun paylaştığı fotoğrafların Süleyman Hilmi Tunahan'ın kabri ile benzediği iddiasını sürdürerek, "Evet, benziyor. Evet, Orta Asya'daki Nakşi Büyüklerinin kabri şerif mimarilerinden ilham alındı" dedi.

Denizolgun'un açıklaması şu şekilde:

"Odatv'nin iddia ettiği gibi, Orta Asya'daki Nakşibendi Tarikatının büyüklerinin mezarları bildiğimiz mezarlıklar gibi asla değildir. Resmin bir kısmı kesilerek, Abdülhalik Gücdevani K.S Hazretlerinin kabrinin açık olduğu iddia edilmiş. Halbuki; türbeyi şeriflerin resimleri internetten tam olarak bulunabilir. Kabrin üstünde, farklı bir mimari var.

İlk resim olarak, Abdulhalık Gücdevani Hazretlerinin K.S kabrini paylaşıyorum. Heralde, böyle bir kabir Türkiye'nin hiçbir yerinde olmasa gerek! Kaldı ki, Dedemin K.S kabri şerifi, kubbeli yapı altında direkt açık toprak altında ve bir anıt kabir/lahit/anıt mezar niteliği asla taşımamaktadır.

İkinci resim olarak; Emir Timur'un kubbeli anıt mezarını paylaşıyorum. Üçüncü resim olarak; İmamı Rabbani K.S Hazretlerinin, Türkiye'de eşi ve benzeri olmayan kubbeli olan türbe-i şerifini paylaşıyorum. Dördüncü resim olarak, Şahı Nakşibend Hazretlerinin kabrinin çok yakınında olan, başka bir türbe olduğu ifade edilen resmi paylaşıyorum. Daha başkaca da; Orta Asya'daki Nakşi büyüklerinin türbeyi şerifleri incelendiği vakit, Türkiye'de başka örneğini bulamayacağımız onlarca örnek bulmamız mümkün.

Orta Asya'daki kabirlere benziyor demek; birebir, tıpa tıp aynısı veya kopyala yapıştır usulü aynı olma şartını mı gerektiriyor demek? Evet, benziyor. Evet, Orta Asya'daki Nakşi Büyüklerinin kabri şerif mimarilerinden ilham alındı. Evet, kubbeli kabirler Orta Asya'da çokça var. İlham alınan benzer bir model, benzer bir mimari olarak gelişen kabir mimarisi Anadolu'da inşa edilirken, zenginlik olan farklılıklar hiç mi uygulanmasın? Anadolu'daki Türkler, hiçbir şeyi mi iyi veya güzel anlamda katamasın? İlham aldığı mimari üstüne bir takım güzel yenilikler koyamasın? Tarih boyunca; Endülüs usulü camiler, Emevi, Abbasi, Selçuklu, Osmanlı mimarisiyle inşa edilen camiler, hem benzerlikleri, hem de bir zenginlik olan farklılıkları bir arada barındırmadı mı?

Nakşi Tarikinde, esas şekilcilikten önce gelir. Bir konunun mantığını kavramak, ezbercilikten, kuru bilgiden önce gelir. Dünkü, Menderes ve Dedem K.S hakkında başka bir yazınızla ilgili olarak da tekzip yapmak isterim. Canlı yayında, Menderes'le Celal Bayar'ın çok farklı olduğunu, değerlerinin de, inançlarının da çok farklı olduğunu ifade ettim. Namık Gedik ve Celal Bayar yüzünden; Dedemin K.S bir takım sıkıntılar yaşadığını, Demokrat partinin siyasi ekibinin tek vücut olmadığını, Menderesin Celal Bayar'ın bu hal ve hareketlerine karşı olduğunu, Dedemin K.S Menderes yüzünden değil, Demokrat parti içindeki diğer klikler yüzünden sıkıntı yaşadığını ifade etmiştim. Bu konuyu da; böylelikle tashih etmek isterim.

3. düzeltmem; cemaatimizin merkezi yönetimi için S.S teşkilatı diye yazılar yazmadım. S.S teşkilatı diye yazdığım yazılarda; S.S Türkiye içinde, Türkiyeli başka bir kliği temsil etmektedir.

Cemaatimizin azınlık merkezi yönetimi için, hep Kurişiiler ifadesini kullandım.
Lütfen, yazılarımı daha usta çalışanlarınız incelesin veyahut haber yaparken daha dikkatli olmanızı tavsiye ederim."

-OdaTv

Mevcut şartlara bakılırsa, Gazprom'un da açıkça çökertilmesinin vakti gelmiş.

Alihan Kuriş’in lideri olduğu Süleymancılar cemaatinin Orta Asya sorumlusunun, 2022’de cemaate yönelik soruşturma başlayınca Kazakistan’dan kaçtığı ortaya çıktı.

Süleymancıların aynı zamanda Kazakistan Sorumlusu olan Muzaffer Öztürk, soruşturma kapsamında Almatı Emniyet Müdürlüğüne ifadeye çağırıldı. Aydınlık'tan Kaan Arslan haberine göre Emniyet’e gitmeyen Öztürk’ün ülkeyi terk ettiği ifade edildi.

Kazakistan basınında yer alan haberlere göre, soruşturmanın ardından cemaatin Zhibek Zholy Yardım Kuruluşları Birliği isimli kuruluşun 26 şubesi ile 92 yurt kapatılmıştı.

Havaalanından dernek başkanına mesaj

Muzaffer Öztürk’ün kaçmadan hemen önce cemaatin Zhibek Zholy Yardım Kuruluşları Birliği Derneği Başkanı Ahmet Amarov'a Whatsapp üzerinden mesaj gönderdiği belirtildi.

Basında yer alan haberlere göre Öztürk, cemaatin kasasından belli bir miktar paranın hesabına aktarılmasını ve mali çalışmalara devam edilmesini istedi. Öztürk’ün mesajda Katya adında birinden bahsetmesi de dikkat çekti.

Muzaffer Öztürk, 2012 yılından beri Kazakistan'da yaşıyordu.

Kazakistan’dan Süleymancılara operasyon

Kazakistan’da aşırılıkçı dini misyonerlik faaliyeti ve yasa dışı din eğitimi verdiği gerekçesiyle Süleymancıların 26 kuruluşu ve 92 yurdu kapatılmıştı. Yapının tüm kurumlarının kapatılması için Kazakistan Hükûmet’inin emir verdiği kaydedilmişti.

Kazakistan’da Zhibek Zholy Yardım Kuruluşları Birliği adı altında faaliyet yürüten Süleymancıların, yasaları ihlal ettiği gerekçesiyle faaliyetleri durdurulmuştu. Almatı Temyiz Mahkemesindeki yargılamanın ardından cemaatin yönettiği kuruluşlarla birlikte 92 yurda mühür vurulmuştu. Cemaatin avukatlarının yaptığı itiraz da mahkemece reddedildi ve karar tescillenmişti.

Kapatılan yurtlar ve okullar arasında Ana Amanaty Yatılı Kız Okulu, Amanat Yetimhanesi ve Yatılı Okulu, Almaly Yetimhanesi ve Yatılı Okulu, Sauran İslam Kültür Merkezi başta olmak üzere çok sayıda kurum bulunuyordu. Yurtlarda yaklaşık 3 bin çocuğun kaldığı belirtilmişti.

Kurumlarda göç, çalışma, toprak, çevre ve barınma gibi çocukların yaşamı ve sağlığıyla doğrudan etkileyecek konularda mevzuat ihlali yapıldığı kaydedilmişti. Yurtlarda mimari, kentsel planlama ve inşaat faaliyetleri, yangın güvenliği gereklilikleri, sıhhi standartlar, dini, mali ve ekonomik faaliyet alanında da ihlallerin tespit edildiği ifade edilmişti.

-OdaTV