Akademi Dergisi
2.14K subscribers
60.4K photos
25.5K videos
370 files
7.56K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Akademi Dergisi
📌 Herkes son kararını versin Şu 31 Mart mahalli seçimleri denilen seçim tiyatrosuna destek veren hatta tepkisiz kalan şahısların, grupların, ülkelerin hiçbiriyle, tarihin hiçbir devrinde anlaşmayacağım, ortak işler yapmayacağım. Siyasi, askeri, mali, ticari…
Sayıştay, AKPKK'li Nevşehir Belediyesi’nde çok sayıda usulsüzlük tespit etti

2023’te AKPKK yönetiminde bulunan Nevşehir Belediyesi’nde memurların yapması gereken çok sayıda işin işçilere yaptırıldığı Sayıştay tarafından tespit edildi. Öte yandan belediyenin amatör bir spor kulübüne mevzuata aykırı şekilde para aktardığı, bir vakfa ise taşınmaz tahsisi gerçekleştirdiği tespit edildi.

Sayıştay Başkanlığı, belediyelere ve bağlı birimlerine dair 2023 yılı denetim raporlarını yayımladı. 2023 yılında AKPKK yönetiminde olan ve 2024 yerel seçimlerinde sözde İYİ Parti yönetimine geçen Nevşehir Belediyesi’nin denetim raporunda dikkat çeken bulgulara rastlandı.

Memurların yapması gereken işleri işçilere yaptırmışlar

Raporda, belediyenin 473 memur kadrosundan 274'ü boş olduğu halde; 112’si şirket personeli, 23’ü kadrolu işçi olmak üzere toplam 135 kişinin ilgili Müdürlüklerin memurlar eliyle yürütülmesi gereken şef, veri hazırlama görevlisi, mühendis, teknisyen, muhasebeci, otomasyon sorumlusu, birim amiri, birim amir yardımcısı, psikolog, arkeolog vb. görevlerinde bulunduğu belirtildi.
Please open Telegram to view this post
VIEW IN TELEGRAM
Please open Telegram to view this post
VIEW IN TELEGRAM
Cafer-i Sadık hazretleri hayatta iken ve İmam-ı Azam Ebu Hanife kendisinden dersler alıyorken, tarikatların var olmadığına ve bilinmediğine, daha sonraki asırlarda tarikatların meydana çıktığına... Sonradan meydana çıkan tarikatların, geçmişte yaşamış büyük zatları "Tarikatımızın başı, kurucusu" diye ilan ettiklerine dair maddi deliller var.
Akademi Dergisi
Cafer-i Sadık hazretleri hayatta iken ve İmam-ı Azam Ebu Hanife kendisinden dersler alıyorken, tarikatların var olmadığına ve bilinmediğine, daha sonraki asırlarda tarikatların meydana çıktığına... Sonradan meydana çıkan tarikatların, geçmişte yaşamış büyük…
Öyle ki İmam-ı Azam'ın vefatından çok sonra Azamiye isminde bir tarikat dahi kurulmuş. Tarikatın kurucusunun İmam-ı Azam olduğu dahi iddia edilmiş. Lakin bu tarikat kısa süre faaliyette kalıp yok olmuş.
Akademi Dergisi
Cafer-i Sadık hazretleri hayatta iken ve İmam-ı Azam Ebu Hanife kendisinden dersler alıyorken, tarikatların var olmadığına ve bilinmediğine, daha sonraki asırlarda tarikatların meydana çıktığına... Sonradan meydana çıkan tarikatların, geçmişte yaşamış büyük…
Bize iddia edildiği gibi hz Ebubekir'den ve hz Ali'den başlayarak devam eden hak tarikat silsileleri olsaydı...

Silsileler halinde hakiki mürşid-i kamiller geliyor, yaşıyor ve hizmet ediyor olsaydı...

Bu silsilelerden birine Ebu Hanife kesinlikle mensup olurdu.

İlim usulünde hz Ömer ile hz Ali'yi taklit eden... Onlara çok hürmet eden, onların evlatlarına da çok hürmet edip canı pahasına evlatlarının haklarını savunan... Onların soylarından gelenleri korumak maksadıyla bir değil, farklı zamanlarda birkaç sözde İslam halifesine açıkça rest çeken... Sahte İslam halifelerinin devrilmesi ve hakiki müslümanların hür olabilmesi için defalarca isyan hareketlerini açıkça destekleyen... Bu nedenlerle birden fazla kere zindana atılan ve işkence edilen... Çok zengin olduğu halde zenginliğin afetlerine kapılmadan talebe yetiştirmek, alimler yetiştirmek için ömrü boyu çırpınan... Duruşu bu kadar net/kesin olan Ebu Hanife'nin, açıkça bir silsilenin mensubu olması gerekirdi.

Lakin o asırda Ebu Hanife bile mürşid-i kamiller silsilesi diye bir şey duymamış, bilmiyor ve bunun maddi/somut delilleri var.
📎 Ebû Hanîfe derin fıkıh bilgisinin yanı sıra, inandığını ve doğru bildiğini söylemekten ve onun mücadelesini vermekten çekinmeyen güçlü bir ideal ve cesarete de sahipti. Hayatı bu yönüyle de mücadele içinde geçmiş, bu uğurda birçok sıkıntı ve mahrumiyete katlanmıştır. Gerek Emevîler gerekse Abbâsîler devrinde halife ve valilerin yaptığı zulümlere açıkça karşı çıkmış, onların yanlış ve haksız tutumlarını tasvip etmiş olmamak ve halk nazarında onlara meşruiyet kazandırmamak için halifelerden gelen hediyelerin, yapılan görev tekliflerinin hiçbirini kabul etmemiş, işkenceye ve hapse katlanmayı tercih etmiştir. Şüphesiz ki bu görev tekliflerinin reddi Ebû Hanîfe açısından böyle bir amaç taşırken iktidar açısından da Ebû Hanîfe’yi cezalandırma yönünde bir gerekçe teşkil ediyordu.
📎 Emevîler’in Irak valisi İbn Hübeyre’nin teklif ettiği beytülmâl eminliği görevini reddetmesi üzerine işkenceye mâruz kalınca, “Bana Vâsıt Mescidi’nin kapılarını saymayı teklif etse onu da yapmam” cevabını vererek Emevî iktidarına karşı tavrını açıkça ortaya koymuştur. Onun iktidarla en iyi ilişkisi Abbâsî Halifesi Mansûr dönemine rastlar. Bununla birlikte aynı tutumu Mansûr devrinde de sürdürmüş, onun haksız ve keyfî uygulamalarına alet olmaktan şiddetle kaçınmış ve halifeyi açıkça tenkit etmiştir.
📎 Bezzâzî’nin anlattığına göre Mansûr’un Musul halkı ile yaptığı anlaşmada Musul halkı, halifeye isyan ettikleri takdirde kanları ve mallarının helâl sayılmasını kabul etmişlerdi. Daha sonra Mansûr, isyan eden Musul halkını anlaşma gereği cezalandırmak istedi ve bu konuda çevresindeki âlimlerin görüşüne başvurdu. Bir kısmı halifeye, “Eğer onları affedersen af ehlinden olursun, eğer cezalandırırsan onlar bunu hak etmişlerdir” cevabını verirken Ebû Hanîfe kanaatini şöyle belirtmiştir: “Onlar mâlik olmadıkları bir şeyi sana şart koşmuşlar, sen de yetkin olmayan bir şeyi kabul etmişsin. Zira müslümanın kanı ancak üç şeyden biriyle helâl olur. Sen onlara karşı kılıç kullanırsan bu üç şeyin dışında helâl olmayan bir şeyi yapmış olursun. Şüphe yok ki riayet edilmesi gereken şartlar Allah’ın koştuğu şartlardır.”
📎 Ebû Hanîfe halifeyi tenkit ettiği gibi devrindeki âlim ve kadıların verdiği yanlış hükümleri de tenkit etmiştir. Nitekim Kûfe Kadısı İbn Ebû Leylâ’nın verdiği hükümleri Ebû Hanîfe’nin öğrencileriyle birlikte derste ve ilmî toplantılarda tartıştığı ve yanlış gördüklerini açıkça tenkit ettiği, bundan rahatsız olan İbn Ebû Leylâ’nın şikâyet ve talebi üzerine fetva vermesinin halife tarafından bir süre yasaklandığı söylenir.
📎 Ebû Yûsuf’un, Ebû Hanîfe ile İbn Ebû Leylâ arasındaki görüş ayrılıklarını konu alan İḫtilâfü Ebî Ḥanîfe ve İbn Ebî Leylâ adıyla bir kitap yazmış olması da bu ihtilâfın boyutlarını göstermesi bakımından kayda değer bir olaydır. Hakikati aramada ve takip etmede son derece samimi olan Ebû Hanîfe başkalarının görüşlerine karşı hoşgörülü olmuş, kendi ictihadının doğruluğunda ısrar eden ve onu tartışmaya imkân vermeyen bir taassup göstermemiştir. Derslerinde ve ilim meclislerinde herkese söz hakkı verir, aykırı görüşleri dinler, öğrencilerini kendi kanaatlerini benimsemeye zorlamazdı. Tartışma sonunda ulaştığı netice için de, “Bizim kanaatimiz ve ulaşabildiğimiz en güzel görüş budur. Bundan daha iyisini bulan olursa şüphe yok ki doğru olan onun görüşüdür” diyerek (Hatîb, XIII, 352) hem diğer görüşlere müsamaha ile bakar, hem de ilmî araştırmayı sürdürmeyi teşvik ederdi.
📎 Fıkhî kanaatlerine katılsın katılmasın çağdaşı olan âlimler Ebû Hanîfe’nin ilim, takvâ, cömertlik, edep, tevazu, cesaret gibi vasıflar bakımından eşine ender rastlanan bir İslâm âlimi olduğunu belirtirler.
📎 İslâm’da hukukî düşüncenin ve ictihad anlayışının gelişmesinde önemli payı olup daha çok Ebû Hanîfe veya İmâm-ı Âzam diye şöhret bulmuştur. Ebû Hanîfe onun künyesi olarak zikrediliyorsa da Hanîfe adında bir kızının, hatta oğlu Hammâd’dan başka çocuğunun bulunmadığı bilinmektedir. Bu şekilde anılması, Iraklılar arasında hanîfe denilen bir tür divit veya yazı hokkasını devamlı yanında taşıması veya hanîf kelimesinin sözlük anlamından hareketle haktan ve istikametten ayrılmayan bir kimse olmasıyla izah edilmiştir (İbn Hacer el-Heytemî, s. 32). Buna göre “Ebû Hanîfe”yi gerçek anlamda künye değil bir lakap ve sıfat olarak kabul etmek gerekir. Onun öncülüğünde başlayan ve talebelerinin gayretiyle gelişip yaygınlaşan Irak fıkıh ekolü de imamın bu künyesine nisbetle “Hanefî mezhebi” adını almıştır. “Büyük imam” anlamına gelen İmâm-ı Âzam sıfatının verilmesi de çağdaşları arasında seçkin bir yere sahip bulunması, hukukî düşünce ve ictihad metodunda belli bir çığır açması, döneminden itibaren birçok fakihin onun görüşleri ve metodu etrafında kümelenmiş olması gibi sebeplerle açıklanabilir.
Şu paylaşıma acilen adli yetkililer müdahale etmezlerse bu, devlet sisteminin teröristlerin, bölücülerin kontrolüne geçtiğinin, halk darbesinin ve/veya millet darbesinin meşru hatta zaruri olduğunun tezahürüdür.

Bu ülkenin karışmasına saatler kalmış olabilir.
Akademi Dergisi
Şu paylaşıma acilen adli yetkililer müdahale etmezlerse bu, devlet sisteminin teröristlerin, bölücülerin kontrolüne geçtiğinin, halk darbesinin ve/veya millet darbesinin meşru hatta zaruri olduğunun tezahürüdür. Bu ülkenin karışmasına saatler kalmış olabilir.
Rasim Ozan Kütahyalı gizli Ermenidir.
Selahaddin Demirtaş gizli Ermenidir.
Abdullah Öcalan gizli Ermenidir.
Devlet Bohçalı gizli Ermenidir.
Süfyan Tayyip gizli Ermenidir.
Abraham Kalın gizli Ermenidir.
Hakan Fidan gizli Ermenidir.
Özgür Özel gizli Ermenidir.

Devletimizin üst makamlarına binlerce gizli Ermeni kişi, Türk ve İslam düşmanı ülkelerin talimatları ve destekleri ile sızdırılmıştır.

Bu hain güruh, var olmayan bir Kürt sorununu bahane ederek, topraklarımızı bölmenin peşindedidir. Bu güruhun mensuplarının neredeyse tamamı terörist, katliamcı, kanun ve otorite tanımaz, kara paracı kişilerdir. Bunların çoğu Kürtçe de bilmezler. Hatta Abdullah Öcalan denilen MİT çaycısı sözde lider kişi, mahkemede Kürtçe konuşan ve kendisine hesap soran bir şehit babasını hiç anlayamamıştır.

Adalet sistemimiz şimdi de vazifesini yapmayacaksa eğer...

Milletçe elimizin artık tetiğe, bıçağa, baltaya, kesici ve delici her şeye gitmesi ve gerçek bir kurtuluş savaşı vermemiz, farz üstüne farzdır.

Türk milleti, Rasim ismiyle aramızda bilinen gizli Ermeni, terörist ve ahlaksız pisliğin bu tahkirine, bu restine de tahammül etmek zorunda değildir. Bir yerde leşi bulunduğunda, o vakte kadar görevini yapmamış olan adalet sistemi milletimizin karşısına çıkartılacak olursa, o sözde adalet sisteminin de bölücülerle, hainlerle, kara paracılarla, çetecilerle doldurulduğu kesinleşecek ve onların da milletin ayaklarının altında ezilmeleri meşru hatta zaruri olacaktır.
Akademi Dergisi pinned «Rasim Ozan Kütahyalı gizli Ermenidir. Selahaddin Demirtaş gizli Ermenidir. Abdullah Öcalan gizli Ermenidir. Devlet Bohçalı gizli Ermenidir. Süfyan Tayyip gizli Ermenidir. Abraham Kalın gizli Ermenidir. Hakan Fidan gizli Ermenidir. Özgür Özel gizli Ermenidir.…»
Milletçe canımızla, kanımızla meydandayız. Her türlü hainin, kahpenin, teröristin, çetecinin, casusun, gizli Ermeni'nin, masonun, piyonun restlerine rest çekiyoruz.

Vatanımızı işgalci ordulardan korumakta nasıl tereddüt etmeyeceksek, bölücü ve terörist gizli Ermeni unsurlardan korumakta da tereddüt etmeyeceğiz.

Düşman askerlerini bu topraklara toplu toplu nasıl gömeceksek, içimizdeki hain, casus, terörist, bölücü unsurları da makamları, rütbeleri, şöhretleri, çevreleri ne olursa olsun bu topraklara topluca gömeceğiz.

Bu aşamadan sonra kılıcımız kınına girmeyecek. Hiçbir küstahlığa, teröristliğe, casusluğa, peşkeşe, satıcılığa, tahkire, asla tahammül etmeyeceğiz.
Forwarded from Akademi Dergisi (Birinci Yayıncı)
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
"Bunlar kalleş. Bunlar zararlı böcek"

"Allahsız kitapsız inançsız bunlar"

"Böyle vatan olmaz."

"Ülkemizi safha safha işgal etmekte kullanılan sözde sığınmacılara vururken, sıkarken, onların mekanlarını ve araçlarını yakarken ve yıkarken, onları hala burada tutmak için size karşı güç kullanacak sözde polis ve askerleri ve bilhassa bunların amirlerini, komutanlarını öldürürken bu videoyu da hatırlayın. Açılım, saçılım dediklerini, megri dediklerini, saymakla bitmez ihanetlerini, cinayetlerini de hatırlayın.

O süreçlerden beri faal olan ve kim oldukları bilinen ve Türk rolü oynayan o basın medya mensuplarına ve sözde vekiller ile sözde vali ve kaymakamlara denk gelirseniz, onları da çekinmeden yıkın, öldürün. Sakın fırsatları kaçırmayın.

Her ne kadar sansürlense de bu gibi iç yakan videolardan binlercesi var internet ortamında.

Hala sağduyu diyen alçaklara, teröristlere, hainlere aldanacak gibi olduğunuza o videoları açın açın izleyin."

| Mehmet Fahri Sertkaya - 01.07.2024 - Arşiv