Akademi Dergisi
2.14K subscribers
60.4K photos
25.5K videos
370 files
7.56K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
- Hocam hayırli sabahlar ben rüyada uyuyordum ve ruyada uyurken kabus gördüm iki tane insan gibi büyük değişik şey iki kolumdan tutarak cekistiriyolardi beni bir bilgisyar basnda oturtmaya çalışıyordu ben uzun bir süre direndikten sonra bilgisayarı kiriyordum bilgisayarn içinde de çok tuhaf cisimler vardı bilgisayar krdigm gibi bana baltaylab saldracaklrdi uyandım
- Abi selamün aleyküm. Şöyle bir rüya gördüm. Cematimiz için lider seçimi olacakmış. Buradaki eski bir hoca, iki arabalık konvoyla bize gelip babamı da alarak seçim için götürüyordu. Bir tür delege olmuşlar. Üzerlerine bol gelen, lacivert pardesüler giymişlerdi.
Hayır olsun inşallah.
- Rabıtada Suriye başkanının dişleri dökülüyordu dökülen dişleride kül oluyordu uçuşuyordu bir anda etrafına bakınıyordu kızıl toprakların üzerinde çok sayıda kafatası vardı.

Hocamızın ellerinde siyah şemsiyeler vardı ama bu şemsiyelerin kumaş kısımları yanmış sadece demir kısımlarının uçlarından şerit şeklinde kumaş kalmış oluyordu.

Hocamızın masasının üzerinde en az 50 adet kimlikler vardı bu kimliklerin fotoğraf kısmında hocamızın fotoğrafı vardı ama farklı farklı isimler yer alıyordu.

Keselerin içerisinde çilekler vardı ama bu çilekler bir anda değerli madene dönüşüyordu. Zaman geçtikçe bu keselerin boyutları değişiyordu.

Ankara’da toparlanmalar vardı evraklar dosyalar madenlerde bulunan vagonlara yüklenerek yer altına gizleniyordu.

Yayınlar şimşek gibi bir görüntüye sebep oluyordu şiddetli esen rüzgarlar ile masanın üzerinde duran  deste deste dolarları uçuruyordu.
- Rabıtada gece vakti gökyüzünde sayısız yıldızlar yeryüzünü aydınlatıyor oluyor hocamızın ayak sesleri yankılanıyor etrafta küçük tepeciklerin üzerine basa basa geçiyordu.

Hocamız bir masada çalışmalar yapıyor kağıtlara bir şeyler yazıyordu sonrasında Putin elleri bağlı olarak getiriliyor hocamız elindeki kalemi kırıyordu.

Ankrada bir tünel oluyor Tayyip ve yakın çevresindekiler bu tünele giriyorlar girişi olup çıkışı olmuyor bu tünelin ilerledikçe karanlıklaşıyordu.

Türkiye nin çevre sınırlarına bir şeyler döşeniyor tüm çevresi çember içine alınıyordu Trakya bölgesinde içimi daraltan bir şeyler vardı kan akıyordu kanallardan Ege’den Akdeniz’e kadar iniyordu.
- Rabıtada gökyüzünden çalıya benzer şeylerin düştüğünü gördüm ayın üzerinde iki at ve üzerinde iki kişi vardı. Sanki hızla dünyaya yaklaşıyorlardı.

Çölde bir birine bağlı develer gördüm üzerlerinde yükleri olan kervanlar ardı ardına geçiyorlardı

Hocamızın bahsettiği İtalya başkanı bayan hocamızla birlikte bir bahçede yürüyorlarken bir akarsuyun yanında yolları ayrılıp bayan karşı tarafta kalıyor du istesede geçemiyor du.

Bir çok büyük dağlar vardı dile gelmiş konuşuyorlardı ardından savrulup yok oluyorlardı.

Yeşil yeşil fındık ağaçları oluyor du ama fındıkların kesecikleri boş oluyordu içlerinde fındıklar oluşmamıştı .

Tayyip takım elbiseli olup tek başına bu fındık ağaçlarını kontrol ediyordu. Yerlerde çimlenmiş buğday taneleri olan uzunca bir yolda bir başına yürüyordu etrafta tek bir dağ bile yoktu boş bir vadi gibi bir yerdi piramitlere benzeyen üçgen yapılar oluyordu suyun üzerinde hareket eden.
- Rabıta da Tayyibi gördüm puslu hava ve açık alanda evrakları inceliyor ama konuşamıyor yardım çağıramıyor elleri ile hem yardım isteyip hemde tutmaya çalışıyordu rüzgarla savrulan evrakları .

Deniz üzerinde halatlarla birbirine bağlı gemiler gördüm bu gemilerle balıklar tutuluyor ama kasalardaki balıklar inciye dönüşüyordu misket büyüklüğünde olup iclerinde daha değerli taşlar olduğunu görüp kırmayı deniyorlardı

Ülkeler arasında savaş sirenleri çalıyor artık lozan anlaşmasının bittiği sebep gösteriliyordu Türkiye deki bir çok madenler için planlar yapılıp aralarında pay ediyorlardı.

Kabe’nin içinde oluyordum Kabe’nin tam ortasında yer altına giden merdiven vardı iniyordum ama indiğimde firavun tutankamonlar vardı orta kısımda küçük bir havuz vardı tabanda boş kalan kısımlarda ise hocamızın el yazısı ile yazdığı yazılar vardı.
- Rabıtada hocamızı takip eden kırmızı lazer ışıklar vardı özel güvenlikli bir tünelden geçiyormuş tünelin sonunda yuvarlak bir oda oluyor odanın duvarlarında hocamızın projelerinin son hallerini asmışlardı hocamızın yaptıklarını kameradan takip ediyor oluyorlardı.

Dolunayın şavkı dağa yansıyordu dağda ise metal eşyalar parlıyordu.

Putinin kanser olduğuna dair haberler yayınlanıyordu ama kendisi kanser yüzünden öleceğini biliyormuş.

Çin parçalara bölünecek Türkiye’ye de bu duruma yaşatmak isterlerken K Korenin bu durumu engelleyeceğini gördüm
- Rabıtada İsrail ve İran toprakları Türkiye topraklarına katılıyordu ama hiçbir göçmen faktörü kalmıyordu her biri için sınıflandırma yapılmış ve gönderilmiş oluyordu.

Yer altında mahsenlerde Ocak ya da Aralık ayında büyük bir deprem olacağını öngörüyorlardı sonrasında birilerinin izlediğini fark edip toz olup kayboluyorlardı.

Topraklar birleştikten sonra ahit sandığının ortaya çıkacağına dair söylentiler çıkıyor ama bu sandık kuş gibi uçuyor yer değiştiriyor ve bir gecede bomba gibi patlıycakmış diye söylüyorlardı.

Ekrem İmamoğlu altın zincir şeklinde bileklikler takmış ama bunlar sanki kelepçe gibiydi duruşu onu gösteriyordu.
Anıtkabir’in kolonları ters dönmüş ve ters bir şekilde yerleştirilmiş bir halde görünüyordu ama zamanla bu kolonların eridiği görülüyordu hiç kimse umursamıyor bir haldelerdi sonra bu insanlar kafelere girip kahve bardakları ile çıkıp yıkılması için yardım ediyorlardı.
- Rabıta esnasında da Wall Street'teki o meşhur boğa heykelini gördüm. Birden hareketlendi. Ardından farklı bir sahnede bu boğayı yatırmışım ve kesmek için sakinleştiriyordum. Ama aynı boğa mıydı, emin olamadım, çünkü yatırıp kesmek istediğim çok uysaldı ve teslimiyet vardı. Diğeri çok hırçındı.
- S.a hocam, hayırlı cumalar.

Rüyamda ben bir araba ile yarışırken, karşıma Papa ve üç devlet adamı çıktı. Papa en önde yürüyordu ve yanında bir devletin cumhurbaşkanı vardı. Onların hemen arkasında yine yan yana iki devlet adamı ve arkalarında da koca yığınlar. Tören düzenleniyormuş gibi bir ortam vardı. O devlet adamları kimlerdi bilmiyorum ama rüyada ben Papa'nın neden o iki devlet adamının önünde yürüdüğünü sorguladım.

Rabıta esnasında da karanlık bir odada sandık gördüm. Sandığı aydınlatan bir el feneri vardı. Onun ışığı dışında ışık yoktu. Sandıkta, beyaz porselen tabakta çiğ bir somon balığı vardı. Ardından eski tarz terazi gördüm. Sol tarafı ağır basmış.
📎İddialara göre Saldıray Berk; bir toplantıda özetle şunları anlatmıştı:

“Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar bir kaosa sürüklenmek üzere biliyorsunuz. Tek ayakta kalan kurum Silahlı Kuvvetler. Silahlı Kuvvetler’e karşı da terör, irtica, kurum dışından yıpratma kampanyası. Burada yargıyı kullanmak, emniyeti kullanmak gibi çok yönlü bir taarruz veya baskı var. Olayları gördünüz… Bu öyle kolay kolay yapılabilecek iş değil… Size söyleyeyim, yarın bugünden kötü olacak. İyiye gitmiyor. Ama en önemli husus, kendi içimizdeki birliği sağlamakta. Esas unsur. Yani Silahlı Kuvvetler’in tek yumruk olması lazım… Silahlı Kuvvetler bu ülkenin direğidir. Yıkılırsa onlar da altında kalacak bu devletin. Yani boşuna uğraşıyorlar. Başımıza gelen işbirlikçiler, onlar devam ediyorlar. Bütün amaçları birbirimize düşürmek. Pısırık ve pasif hale getirmek. ‘Orgenaralin Ergenekon çiftliği’, ‘orgeneralin Ergenekon sergisi’ diyebiliyorlar. Bunlar ellerindekini biriktiriyor, zamanı gelince kullanıyorlar. Şimdi Ergenekon imzasını atmaktan da şeref duyarım.”
📎'TÜRKİYE'NİN BEKASINA SALDIRI'

Saldıray Berk konuşmasına şöyle devam ediyor: “Mücadeleyi mutlaka bir emir alarak yapmamak lazım. Biraz önce söyledim, çok yönlü bir saldırı var, tamamen Türkiye Cumhuriyet'inin bekasına yönelik, alıştırmalar var, açılım denen şeyler var, hala biz Kürt sorunu diye konuşuyoruz. Kürt sorunu diye bir sorun yok Türkiye'de. Kürt sorunumuz yok. Artık herkes kendi üstüne düşen görevi yapmak zorunda. Yapmamız lazım. Çünkü, yapılanmanın gücünü çökertemedik. Çökertmek zorundayız. Mücadele yalnız bir cephede değil. Her cephede, her cephede yapmak durumundayız. Her şeyi düşünmek zorundayız.”
📎'TELEFON KULLANMAYIN'

Subayların modern iletişim araçlarını kullanmaktan kaçınmasını isteyen Saldıray Berk, konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Arkadaşlar çok dikkatli olmak zorundayız. Güvenlik çok önemli. Telefon, cep telefonu ile görüşmeyin, ev telefonunu kullanmayın. Zorunlu olmadıkça kullanmayın. Cep telefonuyla konuşmayın hepsi dinleniyor. Bilgisayar, internet çok önemli, evinize dahi sokmayın.”
Akademi Dergisi
📎İddialara göre Saldıray Berk; bir toplantıda özetle şunları anlatmıştı: “Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar bir kaosa sürüklenmek üzere biliyorsunuz. Tek ayakta kalan kurum Silahlı Kuvvetler. Silahlı Kuvvetler’e karşı da terör, irtica, kurum dışından yıpratma…
📎İşte bu iddia üzerine dönemin Başbakanı Erdoğan, önce ismini vermeden, hem de davanın başladığı gün Berk’e şöyle tepki gösterdi:

“Konuştuk susturmak istediler, şiir okuduk mahkum ettiler, düşündük dışladılar, siyaset yollarını bize kapatmak istediler, ‘Muhtar bile olamaz.’ diye manşetler attılar. ‘Cumhurbaşkanı seçemezsiniz’, ‘Anayasa’yı değiştiremezsiniz’, çetelerle mücadele edemezsiniz’, ‘Ergenekon sizin neyinize’ dediler. ‘Ergenekon’un altına imza atarız’ diyenler gördü bu ülke…”
Akademi Dergisi
📎İşte bu iddia üzerine dönemin Başbakanı Erdoğan, önce ismini vermeden, hem de davanın başladığı gün Berk’e şöyle tepki gösterdi: “Konuştuk susturmak istediler, şiir okuduk mahkum ettiler, düşündük dışladılar, siyaset yollarını bize kapatmak istediler, ‘Muhtar…
📎 Ardından YAŞ toplantısından hemen önce Berk hakkında “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla suç duyurusunda bulundu.

Akabinde 2010 YAŞ’ında Jandarma Genel Komutanı olması beklenen Berk, 3. Kolordu Komutanlığı’ndan alınıp EDOK Komutanlığı’na atandı.

Maksat hasıl olsa gerek; iki ay sonra Erdoğan şikâyetini geri çekti, ama sonuçta Berk bu davada 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı.

Berk 1 yıl sonraki YAŞ’ta da “hükümet kanadının rezervi” nedeniyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanmayınca emekli oldu.
Forwarded from Gozilla Downloader
Savaşları ve Fetihleri / İmam Suyuti (Hz.) - Sesli Kitap
👁 11.6K 👍 267
📥 13.09.2024
👤 Sesli Terapi Tasavvuf
🕒 28:39

I can download this tracks:
Forwarded from Gozilla Downloader
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
📼 720p, 💾 143.3MB, @Gozilla_bot
Bakara suresi, 113. ayet:

Yahudiler: "hıristiyanların dayandığı bir şey yoktur." derken, hıristiyanlar da: "yahudilerin dayandığı bir şey yoktur." dediler. Oysa hepsi de Kitabı okuyorlar. Bilmeyenler de tıpkı onların dedikleri gibi diyorlar. Bu yüzden Allah ihtilaf ettikleri bu hususta kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir.

وَقَالَتِ الْيَهُودُ لَيْسَتِ النَّصَارٰى عَلٰى شَيْءٍۖ وَقَالَتِ النَّصَارٰى لَيْسَتِ الْيَهُودُ عَلٰى شَيْءٍۙ وَهُمْ يَتْلُونَ الْكِتَابَۜ كَذٰلِكَ قَالَ الَّذ۪ينَ لَا يَعْلَمُونَ مِثْلَ قَوْلِهِمْۚ فَاللّٰهُ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ ف۪يمَا كَانُوا ف۪يهِ يَخْتَلِفُونَ

Ve kaletil yahudu leysetin nasara ala şey' ve kaletin nasara leysetil yahudu ala şey'in ve hum yetlunel kitab, kezalike kalellezine la ya'lemune misle kavlihim, fallahu yahkumu beynehum yevmel kıyameti fima kanu fihi yahtelifun.
Akademi Dergisi
Bakara suresi, 113. ayet: Yahudiler: "hıristiyanların dayandığı bir şey yoktur." derken, hıristiyanlar da: "yahudilerin dayandığı bir şey yoktur." dediler. Oysa hepsi de Kitabı okuyorlar. Bilmeyenler de tıpkı onların dedikleri gibi diyorlar. Bu yüzden Allah…
Bu ayetin Arapçasında "kıyamet" kelimesi geçiyor olsa da o "kıyamet" sadece gerçek manasına gelmiyor.

Mehdi, küresel dünya düzenini değiştirecek, dünyada söz sahibi olacak. Dini meselelerdeki tartışmalara da son verecek. Hem yahudilere hem de hristiyanlara "Sizin ilahi kitap zan ettiğiniz kitaplar, ilahi kitaplar değiller. Her iki tarafın da dayandığı bir şey yok ve iki taraf da aldatılıyor." diyecek.

Hatta başka surelerdeki başka ayetlerden anlaşılıyor ki Mehdi, zamanı gelince gerçek Tevrat'ı, gerçek Zebur'u ve gerçek İncil'i meydana çıkartıp herkese gösterecek.
Bakara suresi, 114. ayet:

Allah'ın mescitlerinde, O'nun adının anılmasını engelleyen ve onların harap olmasına çalışan kimseden daha zalim kim olabilir? Buralara, ancak Allah'a karşı gelmekten korkularak girilebilir. Onlar için dünyada aşağılanma, ahirette de büyük bir azap vardır.

وَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ مَنَعَ مَسَاجِدَ اللّٰهِ اَنْ يُذْكَرَ ف۪يهَا اسْمُهُ وَسَعٰى ف۪ي خَرَابِهَاۜ اُو۬لٰٓئِكَ مَا كَانَ لَهُمْ اَنْ يَدْخُلُوهَٓا اِلَّا خَٓائِف۪ينَۜ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ عَظ۪يمٌ

Ve men azlemu mimmen menea mesacidallahi en yuzkere fihesmuhu ve sea fi harabiha ulaike ma kane lehum en yedhuluha illa haifin lehum fid dunya hızyun ve lehum fil ahireti azabun azim.