Döşemek burada taşları/dengeleri yerine oturtmak da demek. Bunlar şimdilik yaptığım izahlar...

Bu konular aslında çok daha derin derin izah edilmesi gereken konular...

Şaşırdınız mı?

Şaşırmayın...

Tekvir suresi de Mehdi ile alakalı olan çok sayıda kısa sürelerden biri...

Tekvir suresi ve Mehdi zamanı

Mehdi'nin kazanacağı, Mehdi hakkındaki kısa surelerle ve başka başka uzun surelerdeki bazı ayetlerle sabit...

Mehdi ile restleşilemez...

Mehdi, isterse bütün dünyayı yıkar.

Dünyanın çekirdeğini yerinden bile oynatır. Hatta o çekirdekte 18 bin aleme tesir eden bir güç bulunduğu ayetle sabit olduğuna göre, Mehdi isterse Davud peygamber gibi dünyanın çekirdeğine hükmederken bütün alemlere hükmeder.

18 bin alem yani üzerinde hayat, insanlar ve cinler bulunan en az trilyonlarca gezegen Mehdi'nin bir Huu demesi ile yerinden bile oynar.

Ben demiyorum, ayetler ve hadisler söylüyor bunu... Anlattım geçmişte ilgili ayetleri ve hadisleri...

Bundan sonra yeni bir devir var.

Kur'an-ı Kerim'in tefsirinde de yeni bir devir

Tekvir suresi, 5. ayet

Tekvir suresi, 6 ayet

Mehdi'nin projelerinden Kur'an-ı Kerim'de bahsediliyor mu

Tekvir suresi

Tekvir suresi, 8-9 ayetler

Tekvir suresi, 10. ayet

Tekvir suresi, 11. ayet

Cehennem gibi...

Tekvir suresi, 12. ayet

Tekvir suresi, 13. ayet

Tekvir suresi, 14. ayet

Kara paracı Mollayan da gidici...

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu:

"Sağlık sorunlarım arttı, genel başkanlığı bırakıyorum."

#HarikaVideolar | Meksika.

Mehdi - Tekvir suresi

📎 Sözlükte “hızlı bir şekilde ve gizlice söylemek, işaret etmek, ilham etmek” anlamındaki vahiy (vahy) terim olarak “Allah’ın bir emri, bir hükmü veya bilgiyi peygamberine gizli olarak bildirmesi” demektir (Lisânü’l-ʿArab, “vḥy” md.).

Vahiy kavramı Kur’ân-ı Kerîm’de yetmişi aşkın yerde fiil kalıplarıyla, altı yerde de “vahy” şeklinde geçer ve bu âyetlerin çoğunda Allah’a, bunun dışında şeytana ve yardımcılarına nisbet edilir.

Allah’a izâfe edilen vahyetme fiili peygamberler yanında Hz. Mûsâ’nın annesinde olduğu gibi insanlara, meleklere, arılara, yer küresine ve göklere yöneliktir.

Şeytanlara atfedilen vahiy sözlük anlamındadır ve şeytanın kendi dostları olan insanlara ve cinlere, peygamberlerle müminlere düşmanlık etmeleri için gizlice telkinde bulunmasını ifade eder (el-En‘âm 6/112, 121).

Bazı âyetlerde (en-Nahl 16/2; el-Mü’min 40/15) peygamberlere indirilen vahyin “ruh” diye anılmasının sebebi vahyin insanları, mecazi mânada ölüm demek olan bilgisizlik ve imansızlıktan kurtarıp onların gerçeği bulmasına yardım etmesi hikmetine bağlıdır.

Özellikle Kur’an vahyine, insanın dünya hayatının kaynağını teşkil eden unsura benzetilerek mecazi anlamda ruh denilmiştir (eş-Şûrâ 42/52; Fahreddin er-Râzî, XXVII, 190).

Vahiy meleği Cebrâil için “er-rûhu’l-emîn” isminin kullanılmasını mânevî hayatla ilgili vahiy getirmesiyle açıklamak mümkündür. Hz. Îsâ’nın ruh şeklinde nitelendirilmesi de aynı sebeple izah edilebilir (a.g.e., XIX, 210-220).

Tekvir suresinde "kıyamet"in kopması anlatılıyorsa, aslında orada gerçek kıyametten bahsedilmiyor.

Daha önce izah etmiştim. Bu dilde "patlama" demek, haber duyulması, haber olacak büyük bir hadisenin yaşanması demek.

Anlatmıştım ki patlayan şeyin büyüklüğüne göre değişir gerçek hayatta yaşanacak hadisenin ve duyulacak haberin büyüklüğü... En büyük patlama da nükleer bomba patlaması değil. En büyük patlama aslında kainatta eş zamanlı olarak yaşanacak ve "kıyamet" dediğimiz patlama. Gerçek hayatta kıyamet koparken madde/cisim olan her şey eş zamanlı olarak atomlarına ayrışacak ve gayb olacak. Yani gözümüzle ve diğer duyu organlarımızla göremeyeceğimiz bir hale dönüşecek.

O halde, dünyada dini inkar ve zulmün/kötülüğün hakim olmasının üzerine en az beş bin sene geçtikten sonra Mehdi'nin çıkması, kim olduğunun anlaşılması ve sahada herkesin anlayacağı şekilde mücadeleye başlaması, insanlık tarihi boyunca yaşanabilecek en büyük hadiselerden biri, dolayısıyla duyulabilecek en büyük haberlerden biri olacak. İşte bu dilde, bu kadar büyük bir hadise ve haber "kıyamet" e benzetilebilir.

Ne dediysek o...

Hz. Nuh (a.s.) dönemini andıran bir döneme geçiş yapıldı...